22 Kasım 2024
  • Kocaeli6°C
  • İstanbul7°C
  • Ankara11°C
  • Rize15°C

SEVİYOR SEVMİYOR

Zeynep Birtan Aytaç

13 Temmuz 2020 Pazartesi 09:17

Sevgili Demet'in şarkısının bir yerinde "sapını da saydım seviyo cıktı”..

Biliriz sevildigimizi de ille de kanıt ararız..

Zavallı papatyaları yolarız.. 

“Seviyor, sevmiyor” diye diye derin düşünceler içerisinde ondan medet bekler gibi..

Öncelikler kişiye göre değişse de ilişkiler sözkonusuysa beklentiler genelde benzerlik gösterirler di mi ama? 

Taraflar, eşi tarafından sevildiğini, ilgilenildiğini ve önemsendiğini hissetmek ister..

Bir takım gözlemler yapar, işaretler arar.. 

Gördükleri, duydukları yeterli gelmemişse "acaba eşim beni artık sevmiyor mu?” düşüncesine kapılır.. 

Bu düşünce insanı üzer ve ilişkiyi zedeler..

Elbette ki bu durum sizi sevmediği anlamına gelmez ki sizi seviyor ama bunu ifade edemiyor olabilir..

Belki de aynı dili konuşulmadığından kaynaklanabilir ne dersiniz? 

Şimdi bununla ilgili Temel”in meşhur bir fıkrası geldi aklıma..

Sultanahmet ‘ te gezinen bir turist Temel ile Dursun’ un yanına gelerek adres sorar. Önce ingilizce, sonra Almanca o da olmayınca Fransızca dener ama bizimkilere bir türlü derdini anlatamaz. Dursun dayanamaz ve Temel’ e :
– Ula Temel, bir yabancı dil öğrenemedik ciddi. Temel hemen cevap verir:
– Ula adam üç yabancı dil öğrenmiş yine de derdini anlatamıyor, bir yabancı dil öğrensen ne olacak ki..

Evet kaç dil bilirsek bilelim aynı dili konuşmayı bilmediğimiz sürece birbirimizi anlamayız. Aynı dilde konuşmayı öğrenmeliyiz en azından hangi dilleri kullandigimiz hakkında bilgi sahibi olmalıyız..

Yapılan araştırmalar da kadınların ve erkeklerin ilişkiden beklentilerinin benzer olduğunu ancak genel anlamda öncelik sıralarının farklı olduğunu gösteriyor..

Örneğin, erkeklerin öncelik listesinde eşinin kendisine güvendiğini hissettirmesi ve kendisini desteklemesi daha üst sıralarda yer alırken, kadın eşinin kendisine ayırması gereken vakitle ilgili beklentisini daha üst sıralara yerleştirebiliyor..

Yani kadınların öncelikli beklentisi sevildiğini bilmek ve ilgi.. 

Ancak bunu yakalayamadığını hisseden mutsuz kadın sayısı çok fazla. Ve buna anlam veremeyen kocalar da.. 

Bu durumda kocaman bir soru işareti de beraberinde geliyor..

O zaman sorun nerede? Neden eşler aynı evin içinde birbirini severken ve sevgi beklerken sevilmediğini hissediyor?

İşte tüm mesele burada saklı..

İlişkilerden beklentilerimiz benzer olsa da sevgi dillerimiz farklılıklar gösterebiliyor..

Gary Chapman “5 Sevgi Dili” adlı kitabında , sevgiyi hissetmek ve hissettirmek için kullandığımız dilleri 5 gruba ayırıyor..

Takdir edilmek ve onay sözcükleri..
Sevgiyi söze dökmek de diyebiliriz. Eşinizin beğendiğiniz yanlarıyla ilgili geri bildirim yapmak “seni seviyorum” , “seni özledim” vs. gibi. Bu duygu dolu onaylayıcı söz ve davranışlarda bireyler için önemlidir..

Fiziksel temas..
Duygusal dokunuşlar , nedensiz kucaklaşmalar ve öpücükler ise sevgiyi hissettirmenin en etkili yollarından biridir. Unutmayın lütfen, ufak bir dokunuş..

Hediyeler, jestler.. 
Zamansız verilen hediyeler, planlanan sürpriz ve jestlerle partnerimize aklımızda olduğunu ve onu mutlu etmek adına zaman ayırdığımızı hissettirebiliriz.

Beraber zaman geçirmek..
Birlikte zaman geçirmek önemlidir. Film izlemek, birlikte yürüyüş yapmak bile bireylere önemsendiğini ve değer gördüğünü hissettirir..

Hizmet Eylemleri.. 
Eşinizin üzerindeki yükü azaltmak veya hayatını kolaylaştırmak adına, bir takım hizmet eylemleriyle onu önemsediğimizi, destek verdiğimizi hissettirebiliriz. Mesela yorucu bir günün ardından onun için hazırladığımız sıcak bir çayı ikram etmek, bulaşıkları makinaya yerleştirmek gibi.. 

Peki ilişkilerde bu uyumu yakalamak zor mu sizce de? 

Sevdiğimiz insanı mutlu etmek için sevgimizi ifade etmenin yeni yollarını öğrenmek, keşfetmek çok da zor olmasa gerek bence..

Yeter ki sadece kendi penceremizden bakmaktan vazgeçelim di mi ama?

Bunun için karşı tarafın neye ihtiyacı olduğunu anlamak için, onun bize sevgisini nasıl ifade ettiğini gözlemlemek yeterli.. 

Bu yüzden şunu eklemeliyim ki her insan şahsına münhasır farklı kişilik yapılarına sahiptir. Birine uyan bir başkasına uymayabilir bu yüzden karşınızdaki insanı birebir gözleyip keşfetmeniz daha realist sonuçlar verecektir.

İlişkinizin okyanuslarında kulaç atarken bir keşif yapmaya ne dersiniz? 

O halde gözlem radarlarınızı açın, bakalım neler keşfedeceksiniz..

Sağlık ve sevgiyle kalın..

Rastgele insanlık..