21 Kasım 2024
  • Kocaeli6°C
  • İstanbul7°C
  • Ankara13°C
  • Rize14°C

BİDEN'İN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

Aziz Gökhan Karakuş

09 Kasım 2020 Pazartesi 11:06

“ BIDEN YAPTIRIMLARI UYGULARMI? ”

Biden’ ABD başkanlığını devir alır almaz konuşulan kurtarma paketi 2-3 trilyon dolar ile kalmayıp 5-6 trilyon dolarlık iddialı bir paketle ABD ekonomisini rahatlatmak ve büyütmek isteyecek!

Bu nedenle Biden’ın kazanması gelişmekte olan ekonomiler için parasal genişleme açısından daha avantajlı. Biden dostta, düşmanda değil. Her şeyden önce Trump çok nevi şahsına münhasır biri. Siyasi ilişkilerini o insanlarla olan ilişkilerine göre yürütüyor. ABD bürokrasisi daha kurumsaldır.” Biden Türkiye ile ne dost nede düşman olacaktır!

ABD’nin küresel çıkarları ne gerektiriyorsa öyle hareket edecektir. Seçimden önce her ne kadar Türkiye’yi tehdit eder tarzda seçim çalışması yürütse de başkanlık koltuğuna oturduğunda birçok düşüncesini yeniden değerlendirecektir. Rusya’yı zayıflatmak isteyecek olan Biden Ortadoğu’da Türkiye’yi kullanmak isteyecektir. Burada her ne kadar pazarlık masası olsa da Halkbank davası, S400 yaptırımları, Sözde Ermeni soykırımı, Libya başlıkları masada elimizi zayıflatacaktır.

Biden göreve başlar başlamaz Kongre Türkiye aleyhine çok ağır bir yaptırım yasası geçirip Biden’ın önüne getirebilir!

“Biden’ın asıl hedefi Rusya’nın bölgedeki etkisini azaltmak ve İran’ın nükleer programını engellemek olacaktır. Bunun için Türkiye’ye ihtiyacı var. Bu nedenle Sayın Erdoğan ile masaya oturacaktır. İlk önce S400’lerin kullanılmamasını, Rusya ile siyasi flörtün bitmesini isteyecektir. Bunun karşılığında serbest ticaret anlaşması gündeme gelebilir. Yaptırımlar esnetilebilir, ABD, PKK’yı tamamen ortadan kaldırmayı teklif edebilir! İstediklerinin olmaması halinde Türkiye’ye karşı yaptırımları ve PKK’yı kullanmayı da elinde koz olarak tutacaktır.

 

“TÜRKİYE’NİN KOZLARI AZ EKONOMİMİZ ÇOK ZAYIF”

Türkiye bu kadar kritik kararlar alma eşiğindeyken ekonomisi de, ABD gibi bir güçle restleşmek için çok zayıflamış bir halde, kırılganlığa çok açık olduğumuz bir dönemde Biden ile pazarlık hiçte kolay olmayacak!

“ABD ile aramızda bir problem çıkarsa Putin bizi kurtaramaz. Araplardan da çok fayda yok gibi. Ekonominin durumu da değişti. Kur belirsizliği ve salgında ikinci dalga hakim.

Biden görevi devraldığında Türkiye’de sağlık krizinin ve resesyonun derinleşeceğini düşünüyorum.  Dolayısı ile Sayın Erdoğan’ın kozları azalacak. Birde bunun üstüne S400’ler aktif edilirse eğer ben, Biden ile Erdoğan arasında bir ortak nokta bulunacağını düşünmüyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımızın tıpkı Trump gibi dış politikada sonunu düşünmeden duygusal, cevval ve agresif bir hal alma özeliği var!

Bu Türkiye’yi Brunson krizinden çok daha zor ve içinden çıkılamaz bir  döviz krizine sokacaktır! 

Ekonomimizin bir yandan Covid19 , bir yandan bölgede Libya, Azerbaycan desteği, Suriye meselesi ile boğuştuğu Akdeniz’de petrol çıkarma çalışmalarında bulunduğu dünya’ya her konuda çıkarına olsun olmasın yüksek sesle kavga eder durumda olduğu pozisyonda Türkiye’nin birde ABD‘yi karşısına alması çok kolay olmayacak!

 

TÜRKİYE NE YAPMALI?

Türkiye dış politikada masaya yumruğu vurmak için artık şunu anlamalı. Mazlumların sesiyiz, nerde bir yetim görsek yüreğimiz sızlar naraları ile ekonomimizi ve küresel güç olma özeliğimizi zora sokuyoruz!

Çevrenizde olan her meseleye haddinden fazla içine girip ülkenizin çıkarlarını koruyamazsınız! Her meselede yüksek sesle konuşmanız gerekmez! ABD ve Avrupa ile kavga edip kafa tutabilmeniz için en azından rayında giden bir ekonomiye sahip olmalısınız!

Türkiye’deki Merkez Bankası başkanın bağımsız olmaması ve bir gece kararname ile görevden alınabilmesi Avrupa ve ABD’li yatırımcılar açısından endişe verici!

Yabancı yatırımcı hukuksal konuların dahi bir kararname ile değiştirildiği ülkede yatırımcı olarak gelmesi beklenemez!

Böyle bir pozisyonda döviz ihtiyacınızı nasıl karşılayacaksınız?

Borçlanmanız gerektiğinde borç vermek isteyen ülkenin karşısındaki ülkenin bir kararname ile oyunun kuralarını bir gecede değiştirme özeliği daha yüksek faizden borçlanmanızı veyahut borçlanma yapamamanıza dahi neden olabilir.  

Ülkemizde son 2 yıldır döviz akışı durduğu gibi dışarıdan kaynak akışı da yok. Dolar kuru daha da frenlenemez bir hal alıyor!

Türkiye’nin sorunları çözülmediği gibi Türkiye iç siyasette de istikrarlı bir yapıya sahip değil!

Her partinin içinden ayrılan lider özelikli politikacılar yeni partiler kuruyor!

Tek başına iktidar dönemi sona ereceği Türkiye’nin yeniden koalisyonlu bir yapıya bürüneceği çok açık!

Bu noktada Türkiye’nin kısa vadede yapması gereken faizleri artırıp TL’yi bir an önce korumaya almaktır.

Uzun vadede

1. Liyakatı esas alan atamalar

2. Bağımsız bir hukuk ve adalet sistemi

3. Bağımsız Merkez Bankası

4. Eğitim sisteminde Fen liselerini merkeze koyan bilim insanı yetiştirecek eğitim modeli

5. İthalata değil katma değerli üretime bağımlı üretim

6. Dış politikada düşmanlarımızın artığı değil, dostlarımızı artırdığımız diplomatik bir anlayış!

Reform şeklinde tamamlanmalıdır.

Türkiye özelikle dış politikada Filistin, Suriye, Azerbaycan, Libya  ile ilişkilerinde istediklerini kavga etmeden ABD ve Avrupa’yı karşısına almadan diplomasi sanatını kullanarak elde etmek istediklerini kazan, kazan mantığında almaya çalışmalıdır.  

TÜRKİYE dış politikada birçok konuda haklı olsa da şuan bunları istediği sertlik yönteminde alamayacağı ve ekonomisinin buna dayanamayacağı dış politikada sertleştikçe sonucu felakete varan ekonomik senaryolarla karşılaşacağı acıktır.

Türkiye dış politikada maddi çıkarlarını mazlumları korumaya tercih etse de dünyada böyle bir dış politikaya hiç bir devletin dayanma gücünün olmayacağını anlaması gerekli!

Ülkemize gelen Müslüman kardeşlerimiz ne kadar korumaya çalışsak ta kendi İnsanımızın işsiz kaldığını!

Bugün kur artışlarıyla nüfusun %42 sinin geliri olan asgari ücretin 235 avroya kadar düştüğünü halkımızın fakirleştiğini ülkemizin hazinesinin boşaldığını görmeliyiz!

İsrail’in Filistin’de yaptıklarını ödemesini en az Cumhurbaşkanımız kadar çok istiyorum!

Fakat bunu yapabilmek için söylemler yetersizdir. Türkiye süper güç olup ekonomisi ve bilge insanları ile kendi oluşumunu tamamlamadan bedel ödemek ve zayıflamaktan öte gidemiyor!

Birilerine özgürlük ve refah götürebilmemiz için ilk öncelikle kendi sorunlarımızı haletmiş olmalıyız.

Ülkemiz nüfusunun %14’ünün işsiz olduğunu düşündüğümüzde kendi oluşumumuzu tamamladığımızı söylememiz çok zor.

Unutmayınız ki Dış politikada dostluk verilen sözler yoktur!!!

ÜLKENİZİN ÇIKARLARI ve insanlarınızın refahı VARDIR!!!

Karşınızdaki süper güçler adil dövüşmezken sizin duygu ve hissiyatlarınızla dış politika yapmanızın bedelini yine halkınız ve ülkeniz öder!

Türkiye kendi meselelerini hal edememişken bir yerleri kurtarma özgürlük götürme sevdasından vaz geçmelidir.

Aksi halde tablo her geçen gün kötüye gidiyor ve gidecek...

Allah devletimizi korusun ve yüceltsin...