23 Kasım 2024
  • Kocaeli18°C
  • İstanbul18°C
  • Ankara10°C
  • Rize14°C

HAREKETSİZ YAŞAM BU HASTALIĞI TETİKLİYOR

Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Mustafa Çolak, hareketsiz yaşam tarzının bel fıtığını tetiklediğini söyledi.

Hareketsiz Yaşam Bu Hastalığı Tetikliyor

13 Ekim 2014 Pazartesi 14:53

Medical Park Samsun Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniği’nden Opr. Dr. Mustafa Çolak bel fıtığından korunmak için ne gibi önlemler alınması gerektiği hakkında bilgi verdi. Dr. Çolak, “Bel fıtığı, bel bölgemizde bulunan omurgaların arasındaki diskin yırtılarak, sinirleri sıkıştırmasıdır. Genellikle şiddetli bel ağrısı ve bacağa yayılan ağrıyla ortaya çıkmaktadır. Bel fıtığına yakalanmamak için öncelikle kilo almamak gerekir. Fazla kilolar, omurlar, dolayısıyla diskler üzerine olan yükü arttırır. Sonuçta diskin içindeki yumuşak çekirdeğin dışarı kaçmasını yani fıtıklaşmayı kolaylaştırır. Şişman bir bel fıtığı hastasının kilo vermesi kadar iyi bir tedavi yoktur” dedi.

Hareketsiz yaşam tarzı olan kişilerin bel fıtığına daha çok yakalandığını söyleyen Dr. Mustafa Çolak, “Düzenli egzersiz yapanlarda, özellikle bel ve karın kasları gelişmiş kişilerde bel fıtığı hastalığına daha az rastlanır. Çünkü vücudumuzun yükünü sadece omurga taşımaz. Karın kasları ile tüm sırt ve belde omurga boyunca uzanan kasların fonksiyonu da büyük önem taşır. Düzenli egzersiz yapmama gibi durumlarda kaslar yeterince güçlenmediği için, kasların taşıması gereken vücut ağırlığı da omurga üzerine dolayısıyla disklerin üzerine binerek, fıtıklaşmalarına neden olur. Bel ağrıları olan kişinin yapmasında yararı olan sporlar; yüzme, yürüme ve hafif koşular olarak sayılabilir. Aktivitelerin süresi 30-40 dakikaya çıkarılabilir” diye konuştu.

YAŞAMIN ÜÇTE BİRİNİ UYKUDA

Op. Dr. Mustafa Çolak şu bilgileri verdi: “İnsanlar yaşamının üçte birini uykuda geçirmelerine rağmen bu sürenin bel üzerindeki etkisini dikkate almamaktadırlar. İyi bir yatak vücudun gömülmesini engelleyecek kadar sert, sırt eğrilerini koruyacak kadar yumuşak olmalıdır. Büyük yataklar tercih edilmelidir. Bu yataklar gece boyunca rahat hareketi sağlar, eklem ve kaslar üzerindeki yükü azaltır ve sabah tutukluğunu önler. Yastık ensenize destek olmalı ve dengeli bir durumda dinlenme olanağı sağlanmalıdır. Kuş tüyü veya fiber yastıklar sünger yastıklara tercih edilmelidir. Enseyi destekleyecek biçimde yapıldığı takdirde sünger yastıklar da kullanılabilir. Vücudumuzun uykudaki şekli iyileşme sürecini etkiler. Uyumadan önce vücudumuzu rahat ettirecek bir şekil almak doğru olacaktır.”

Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Mustafa Çolak şöyle devam etti: “Herhangi bir yük kaldırmadan önce bunun gerekliliğini ve sınırlarını belirleyiniz. Belinize zarar vermemek için, iyileşmenin erken dönemlerinde yük kaldırmamak ya da yardım istemek daha doğru olacaktır. Güvenli bir biçimde kaldırmak sadece ağırlığın miktarı ile değil, kaldırma biçimi ile de ilgilidir. Sanılanın aksine bel kasları kaldırma faaliyeti için elverişli değildir. Bel kaslarının başlıca amacı, dengeli bir duruş sağlamak için karın kasları ile iş birliği halinde çalışmaktadır. Bu nedenle kaldırma hareketini belinize değil, bacak ve uyluktaki büyük kasları kullanarak yapmalısınız. Günlük faaliyetlerdeki tüm kaldırma hareketlerine son vermek kolay değildir. İyileşmenin erken dönemlerindeki kısıtlamalardan sonra durum düzeldikçe yavaş yavaş yük kaldırmaya başlayabilirsiniz.”

ANİ HAREKETTEN UZAK DURUN

Ani hareketlerin ağrıları artırdığını söyleyen Dr. Çolak sözlerini şöyle tamamladı: “Beliniz ağrırken kucağınıza çocuk alacaksanız, önlemini daha önceden almanız gerekir. Ani hareketler ağrınızı arttırabilir. Bu durum hem sizin hem de çocuk için tehlikelidir. Çocuğun altını değiştirmek için yüksek bir yer ya da çocuk karyolası yoksa yerde değiştirmekten kaçının. Çocuğu giydirmek için masa ya da karyolasına doğru eğilirken belinizden değil, kalçadan eğilmeye çalışın. Belinizi dengeli bir durumda tutun. Önce bir bacağınızın üzerinde doğrulun. Çocuğu bu şekilde kucağınıza alın. Tek diz kaldırışı genellikle en etkili yöntemdir. Kaldırırken çocuğu mümkün olduğunca kendinize yakın tutun.”