22 Kasım 2024
  • Kocaeli11°C
  • İstanbul18°C
  • Ankara14°C
  • Rize13°C

DOĞALGAZDA İNDİRİM OLACAK MI ?

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Rusya’nın doğalgaz fiyatlarında indirim yapmasına ilişkin, “İndirim miktarlarını görmeden bununla alakalı piyasaya ne kadar yansıyacaktır bir şey söylememiz doğru olmaz” dedi.

Doğalgazda İndirim Olacak Mı ?

15 Ekim 2014 Çarşamba 18:00

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları (SETA) Vakfı tarafından düzenlenen “Enerji Arz Güvenliği ve Güney Gaz Koridoru” başlıklı analizin tanıtım paneline katıldı. Yıldız, panelde basın mensuplarının sorularını da cevaplandırdı. Bir basın mensubunun Kıbrıs’taki son gelişmelere ilişkin sorusu üzerine Yıldız, “Kıbrıs bizim önceliklerimizin siyasetimizin en önemli argümanlarından bir tanesidir. En önemli paydaşlardan bir tanesidir. İster Kuzey Kıbrıs Türk yönetimi, isterse Güney Kıbrıs yönetimi hangisinde olursa olsun elde edilebilecek bir kaynağın Kıbrıs’ın tamamı tarafından paylaşılması gibi önemli bir başlık attık. Bu haksız değil, çünkü biz aynı işlemi Kuzey Irak ve Irak içinde söylüyoruz. Burada tek bir standart oluşturup, ona uymak lazım. Güney Kıbrıs’ın tek başına elde edebileceği kazanımların aslında Kuzey Kıbrıs’tan ayrıştırılması halinde doğru bir işlem olmayacak. Yapıcı bir noktayı kaybetmemek gerekiyor. Bu gerek güney ve kuzey için üzerine düşen önemli bir görev başlığı olarak görüyorum. Türkiye, bu şartlar yerine geliyor olması halinde devam ettirecek” dedi.

“17 Aralık ve 25 Aralık süreçlerinin başlatılmasında ne kadar enerji projelerinin etkisi olduğunu düşünüyorsunuz?” sorusuna Yıldız, şöyle cevap verdi:

“Siz bir şey yaparsınız, o yaptığınız iş 17 ülkenin birden işine gelmesi gerekmeyebilir. Böyle bir beklenti içerisine girmek o projelerden vazgeçmek anlamına geliyor. Biz böyle düşünmüyoruz. Bu yaptığınız proje yaklaşık 5 ayrı ülkeyi tatmin ediyor olabilir. Ortak çıkarlarınız, ortak paydayı ortaya koyabileceğiniz bir proje çıkıyor olabilir. Diğer bir ülkede işlem yaparsınız 7 tane ülkeyi kapsıyor olabilir. Bundan bir yıl kadar önce veya 17 Aralık’tan sonra diyelim. Beni 2,5 yıl dinlendiğim söylemişlerdi. Enerji Bakanlığı olarak söyleyelim bunu. Şahıslarımız burada önemli değil. 6 ay kadar önce dediler ki, ‘3,5 yıl dinlenmişsin, yeni kayıtlar çıktı’. Geçen Sanayi Bakanımız açıkladı. Şimdi 4,5 yıl kadar dinlenmişiz. Belki önümüzdeki ay bu süre artacaktır. Beni dinleyen bizim oturduğumuz mahallenin muhtarı falan değil. Hemen yanı başındaki komşu ya da bilgi aktaracak insanlarda değil. Daha uzaklara aktardıklarına dair bir şüphem, bir tereddüdüm kalmadı. Bizim şahıslarımızdan daha önce Türkiye Cumhuriyeti hükümetine ve AK Parti hükümetinin bakanı olarak dinleniyorsunuz. Uğraştığınız projeler bunlar. Her ülkelerin hoşnut kalmasını beklemiyoruz bu projelerden. Öncelikle çıkarımızı ve ülke menfaatlerini, vatandaşımızı düşünmek bizim en tabi hakkımız ve görevimizdir. Bu bizim için bir seçenek değil. Bir tercih değil. Bu bir zorunluluktur. Ne yaptığımızı, ne istediğimizi ve ülkemize neler kazandırmamız gerektirdiğini çok iyi tespit ettik. Günlük, 750 bin-800 bin variller civarında çok kısa bir mühlet sonra günlük 1 milyon varil civarında biz petrol kullanmış olacağız. Bu anlattığım iki projeden yaklaşık Türkiye’de 50 bin varili, dışarıda da 50 bin varili tedarik ediyoruz. Biz enerji sınırlarını genişletmeden, ekonomik sınırları genişletmeden böyle bir büyük Türkiye’yi düşünemeyiz. Benim üstüme düşen görev, vazife budur. Ben bunu çok iyi biliyorum. Omzumda hissettiğim ağır yükü çok iyi biliyorum. Biz bu hedefimize ulaşırken birileri çok severmiş, birileri az severmiş kusura bakmasınlar biz Türkiye’yi düşünüyoruz. Bütün bunlar uluslararası dinamiklerden ve dengelerden tabi ki ayrıştırılarak değil, dediğim gibi birçok proje gibi önümüzdeki süreçte gerçekleştirmiş olacağız. Bu bahsettiğimiz projelerin bir kısmından dolayı, sevmeyenlerden dolayı bu tür sıkıntılar çıkmıştır. Evet, doğrudur. Olayları iyi analiz ettiğinizde bunların tek başına, birbirinden bağımsız olmadığını çok rahatlıkla görebilirsiniz.”

DOĞALGAZDA İNDİRİM OLACAK MI ?

Gaz fiyatlarında Rusya’da bir indirim yapılması durumunda Türkiye’de indirim olup olmayacağı yönündeki soruya Yıldız, şöyle cevap verdi:

“Önceki hafta Moskova’da yaptığımız görüşme önemliydi. Bu talebi biz Rusya Federasyonu’na ilettik. Fiyat indirimi istediğimizi ve bunun yaptığımız kontratlarla, anlaşmalarla revizyon hakkının 1 Ocak 2015 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti’nin hakkının olduğunu ve bununla alakalı talebimizi, hazırlık yapmalarını kendilerinden istedik. Tabi ki doğalgaz fiyatlarının düşmesi, ham petrol fiyatlarının düşmesi, bir tüketici ülke olarak, ülkemiz olarak iyi bir haberdir. Enerji ile alakalı giderlerimizi düşürecek bir karardır. Biz hala yaptığımız bir kısım düzenlemelere rağmen BOTAŞ ve ilgili kurum ve kuruluşların hala eksi yazdığını biliyoruz. Biz hala maliyetlerimizin daha altında sattığımız bir doğalgazdan bahsediyoruz. Öncelikle kurumlarımızın zararlarının telafisi söz konusudur. Bunlar telafi edilmeden, diğer bir işleme gitmemiz ülkemize yapılan bir haksızlık olur. Biz bunların her birisini sanayici ve vatandaşımızın lehine yaptığımız yorumlarla beraber yönetmeye çalışıyoruz. O yüzden indirim miktarlarını görmeden bununla alakalı piyasaya ne kadar yansıyacaktır bir şey söylememiz doğru olmaz. Bildiğim bir net konu var. Şuanda kurumlarımızın zarar ettiğidir ve bununda sanayicimiz ve vatandaşımız lehine yaptığımız yorumlardan kaynaklandığını da bir kez daha altını çizmek isterim.”

“Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden aldığımız petrolün satışında zorluklar yaşıyor muyuz? 17 Aralık operasyonun hedefi Halkbank’tı. Bunun nedeni ise petrol satışından elde edilen gelirin Halkbank’a yatırılmasıydı. Petrol satışından elde edilen gelirlerden Halkbank’a yatırılan para ne kadar?” sorusu üzerine Yıldız, şunları söyledi:

“Bizim Bağdat ile yaptığımız anlaşmalar ve Erbil’le yaptığımız özel hukuk hükümlerine tabi sözleşmelerle beraber Irak’la enerji işlerini yürütüyoruz. Bu yaptığımız sözleşmeler, Kuzey Irak’tan satılan Irak petrolünün gelirinin Irak’ın tamamına ait olduğudur. Oturtulan sistem bu açıdan önemlidir. Biz bunu işlettiğimiz kadar ABD’nin çok fazla yanlısı olmadığı bu sözleşmenin aslında makul hale geldiğini Teksas mahkemeleri de gördü. Bu petrol Türkiye’nin petrolü değil. Bu petrol Irak’ın petrolüdür. Dün itibariyle 23’üncü tanker yüklendi. Kademeli olarak Halkbankası’na geliyor. Bu gelen gelirden tasarruf imkanımız olduğu için Kuzey Irak’a, Bağdat hesabından mahsuplaşmak üzere Erbil’e aktardığımız paralar var. Bunlar bizim başından konuştuğumuz sözleşmelere yaptığımız işlemlerdir. Bu Irak’ın kendi normalleşmesini hızlandıracak. Yaklaşık 100 bin variller civarında günlük akışın 2 hafta önce 180 bin varillere, bu hafta başından itibarinden de 240 bin varillere çıktığını söylemem lazım. 17,3 milyon varillik petrol yüklendi. Ne kadar çok petrol geçerse, o kadar çok Irak normalleşmiş olacak. Irak’ın anorleşmesi bizi niçin ilgilendiriyorsa, normalleşmesi de bizi o kadar ilgilendiriyor. Şuan ki akış normal devam ediyor. Bizim yaptığımız legal bir sözleşmenin uluslararası arenada legal hale geldiğini bir kez daha görmüş oluyoruz. Bunların içerisinden yüzde 5’lik Birleşmiş Milletler savaş fonları ile alakalı ayrıldığını biliyoruz.”

“İran ile Türkiye arasındaki tahkim hangi aşamada ve TANAP’tan Türkiye’ye gaz aktarımı olacak mı?” sorusu üzerine Yıldız, “TANAP’tan 6 milyar metreküpün Türkiye’de 2018 yılı sonunda olmak kaydıyla, geri kalan ilk andaki 16 milyar metreküpün 6’sı Türkiye’de, 10 milyar metreküpü de Güney Avrupa’ya gitmek üzere devam edecek. Daha sonra 2022, 2023, 2025, 2026’ncı yıllarda 31 milyar metreküpe kadar çıkacak. Kademeli bir artıştan bahsediyoruz. İlk anda ilk alıcısının Türkiye olduğunu söylemem lazım. İran’la geldiğimiz tahkim konusunda duruşmalar bitti. En son İsviçre’de uluslararası tahkim son sözlerini de dinledi. Karar verilmesi ile alakalı bir süreçteyiz. Uluslararası tahkim yılsonuna kadar nihayetlendirebileceğini ve yılsonuna açıklayacağından bahsetti. Biz objektif verilecek karara inanıyoruz. İranlılar bizim kardeşimizdir, komşumuzdur. Fiyat yüksekliğinde ne yazık ki uluslararası tahkimde uzlaşmak durumunda kaldık. Bu da aslında çok büyük bir kayıp değildir” dedi.

"EĞER 17-25 ARALIK BAŞARILI OLSAYDI ŞU ANDA BU PANELİ YAPMAMIZIN PEK DE ANLAMI OLMAYACAKTI"

17 Aralık sabahında Bakü’de projelerin yatırım kararının imza töreninde bulunduğunu ifade eden Yıldız, şunları aktardı:

“Kendim oradaydım ama zihnim buradaydı. Siyasi istikrarın bu tür uluslararası projelere ne kadar tesir ettiğini vurgulamak açısından, eğer 17 Aralık’taki siyasi istikrarı tehdit eden Türkiye’deki unsur burada başarılı olsaydı Bakü’de attığımız imzaların çok fazla anlamı olmayacaktı. Halbuki orada yaklaşık 12 ülkenin devlet başkanları, hükümet başkanları, bakanları ve ilgili bütün özel sektör temsilcileri vardı. Orada yaptığımız konuşmalarda ben daha fazla siyasi istikrara vurgu yapmaya gayret ettim. Eğer 17-25 Aralık başarılı olsaydı, şu anda bu paneli yapmamızın pek de anlamı olmayacaktı. Türkiye, coğrafyasından kaynaklanan avantajları, siyasi istikrarı olduğu müddetçe kullanabilir ve çevresindeki ülkelere de kullandırabilir. Dünyadaki petrolün yüzde 35’inin, doğalgazının da yüzde 70’inin borularla taşındığı bir çevrede yaşıyoruz.”

Türkiye’nin termik santralleriyle alakalı Rusya Federasyonu’yla anlaşma yaptığını, ama Batılı bir ülkeden yanlış bir tercüme geldiğini belirten Yıldız, şunları aktardı:

“Tükenen bir enerjiden bahsediyorsunuz. Yeraltında olduğu kadar savaşların, yerüstünde olduğu kadar da barışın gerekçesi haline gelmeye çalışmıştır ve Türkiye’nin bütün bunları, coğrafyasını, siyasetini, istikrarını yalnızca barış gerekçeleri olarak kullanma niyeti vardır. Türkiye böyle davrandıkça üzerindeki spekülatif haberlerin daha da arttığını gördük. Türkiye, termik santralleriyle alakalı Rusya Federasyonu’yla anlaşma yaptı, uluslararası hükümetlerle anlaşmalarını yaptı ama Batılı bir ülkeden yanlış bir tercüme geldi, ‘Türkiye atom bombası yapmaya karar verdi’ diye. Biz AK Parti hükümetleri olarak 12 yıldan bu yana yaptıklarımızı anlatmakta güçlük çektiğimiz bir ortamda, yapmadıklarımızı savunma ihtiyacı hissettirilmeye çalışıldık. Biz, savunma ihtiyacı hissetmeyiz. Bizim yaptıklarımız son derece net, açık ve kamuoyuyla paylaşacağımız kadar da savunabileceğimiz bir noktadır. Eğer böyle olmasaydı, biz doğruyu yapmıyor olsaydık bu kadar güçlenemezdik. Türkiye’nin niçin siyasi gücünden, istikrarından, iktidarından bu kadar çok bahsediyorum? Çünkü 17 Aralık’ta Bakü’de yaşadığım hisler ve orada yaptığım görüşmeler kesinlikle bu fikrin doğru olduğunun altını bir kez daha çizdi.”