GEBZE'NİN ÇALIŞKAN REKTÖRÜ
Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Görgün, üniversite-sanayi işbirliği için çalışmalar yaptıklarını, sanayiciyi ilgilendiren hali hazırda yaklaşık 300 projeleri olduğunu söyledi
20 Ağustos 2015 Perşembe 12:46
Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) Rektörü Prof. Dr. Haluk Görgün bu haftaki konuğumuz oldu.Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü (GYTE)’nün Gebze Teknik Üniversitesi’ne dönüştürülmesini, üniversite-sanayi işbirliğinin nasıl olacağını, üniversitenin bölgeye ne gibi katkılar sağlayacağını bizlerle paylaşan Prof. Dr. Görgün, üniversiteyle ilgili olarak ilerde yapmak istediği projeleri de tüm boyutlarıyla paylaştı.Öğrencilerin bölgede zaman geçirmesi ve bölgeye fayda sağlaması için çeşitli sosyal donatıların yapılacağını söyleyen Prof. Dr. Görgün, üniversite-sanayi işbirliği noktasında önemli projeleri olduğunu duyurdu.
Prof. Dr. Görgün, “Hali hazırda 300’e yakın proje var. Bu projelerle mutlaka ama mutlaka OSB’lerde faaliyet gösteren firmalarımızın ilgisini çekebilecek bir birliktelik ortaya konulacaktır” dedi.
Sayın hocam sizi biraz tanıyabilir miyiz?
-Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünde mezunuyum. Mezuniyetimden sonra Amerika’da doktora çalışmaları yaptım. Ardından University of Connecticut’ta 2004-2005 yılları arasında doktora sonrası bilimsel çalışmalarda bulundum. Doktora çalışmalarında kontrol-otomasyon teorileri uygulamaları ve yenilebilir enerjiler üzerine çalışmalarda bulundum. Doktora yaparken birçok önemli proje yaptım ve firmayla çalıştım. Bu çalışmalar bizim için büyük bir tecrübe oldu. Önünde sonunda Türkiye’ye döneceğimizi bildiğimizden dolayı oradaki altyapıyı nasıl değerlendirebilirizi düşündük. Dolasıyla akademik çalışmalarımız da laboratuvarda geçirdiğimiz vakitlerin bereketi olarak yansıdı. Birçok akademik çalışma yaptık. Orada ben çalışmalarımı yaparken Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün de çalışan araştırma görevlileri de Connecticut’ta geldi. Onlarla tanıştık, baktık gayet başarılı ve becerikli çocuklar.
Ben o zaman Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nden haberdar oldum. Türkiye’ye ilk döndüğümde haftada 2 gün burada part-time olarak çalışmaya başladım. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde kadrolu iken 3 gün orada 2 gün burada görev yapıyordum. O çalıştığım dönemde burada Türkiye’de olmayan yeni dersler açtım. Bir de laboratuvar açtım. Uluslararası konferans ve kongreler gibi etkinlikler düzenledik. Bu çerçevede hem üniversiteyi hem üniversite de çalışanların tanıma fırsatım oldu.
Sonra neler yaptınız?
-Kontrol-otomasyon uygulamaları ve teorileri ülkemizde çok önemli bir ihtiyaçtı. Bununla ilgili Yıldız Teknik Üniversitesi’nde ilk defa ‘Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği Bölümü’ kurdum. Kurucu bölüm başkanlığını görevinde bulundum. O bölümde 4 sene bölüm başkanlığı yaptıktan sonra Yıldız Teknik Üniversite rektörü hocamızın da danışmanlığını yürütüyordum. Birçok faklı üniversitesinin yönetimsel olarak içerisinde yer aldım. Teknoparkın kuruluşunda, fen bilimleri enstitü müdürlüğü yaptım. En son buraya gelmeden evvel rektör yardımcısı idim. Özetle Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün bilgi, beceri ve tecrübesi kullanılarak yeni bir vizyon, yeni bir bakış açısıyla ülkenin-bölgenin ihtiyaçları gözetilerek kurulmuş olan bu teknik üniversitenin rektörüyüm. Evliyim, 6 yaşında bir kızım, 3 yaşında bir oğlum var. Sporu seviyorum. Gençleri spor yapmaları yönünde teşvik ediyorum. Bu çerçevede üniversitede bulunan sportif alanların artırılması yönünde iyileştirmelerimiz var. Tüm kampüse bir yürüyüş ve bisiklet yolu yaptırıyoruz. Bisikletler alacağız. Herkes bisikletlere binip bir noktadan başka bir noktaya bırakacak. Sporu seven, bilimi seven biri olarak sağlam kafa sağlam vücutta bulunur denmiş ya o sağlam vücudu pekiştirecek faaliyetlerde buluyoruz.
Gebze Teknik Üniversitesi’ni tanıtmak isterseniz neler söylersiniz?
-Üniversitemizin 5 bin öğrencisi var. Bunların 3 bini yüksek lisans ve doktora öğrenicisi. 2 bini lisans öğrencisi. Öğretim üyelerimiz çok nitelikli ve kaliteli. Ağırlıklı olarak yurtdışı doktoralı öğretim görevlilerimiz var. Bu öğretim üyelerimizin halen yurtdışıyla bağlantıları devam ediyor. Dolasıyla uluslararası işbirliklerinin yapıldığı global bir eğitim ve akademik altyapısını oluşturabileceği doğa harikası bir kampüsümüz var. Kampüsümüz bin 453 dönümlü fakat 344 dönüm daha ‘Tohum ve Sertifikasyon’dan bize geçti. Dolasıyla bin 850 dönüm civarında büyüklüğe sahip ağaç boyunu geçmeyen fakülte ve araştırma binalarımız var. Doğanın içinde bilim ve proje üretmeye çalışan, ülkenin önceliklerini önceliklerimiz olarak düşünüp orta yüksek-yüksek teknoloji de ürün olabilecek projelerin ve bu projelerde çalışan kamunun, endüstrinin ortağı olma noktasında gayret gösteren bir devlet üniversiteyiz.
ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİ
Gebze bir sanayi bölgesi. Üniversite olarak sizin sanayiyle bir işbirliğiniz olacak mı?
-Kocaeli Sanayi Odası’nın meclisine katıldım. Çok yoğun olmama rağmen sanayicilerden gelen her türlü davete gidiyorum. Bir önceki gün bir sanayicinin daveti üzerine ekibimi topladım; dekanlarımı, enstitü müdürlerini, rektör yardımcımı, teknoloji transfer müdürümü alarak özel kalem müdürümle beraber gittim yarım günü orada geçirdim. Kocaeli Sanayi Odası’nın meclisinde kimya sektöründe faaliyet gösteren bir sanayicimiz ihtiyacını dile getirdi. O sorunun yapan hocalarımız olduğunu bildiğim için şimdi onları birleştiriyorum. Bölgemizde altyapı ve yol üzerinde çalışmalar yapan büyük bir şirket var. Şirketin altyapısını geliştirmek üzere bir takım Ar-Ge faaliyetlerine ihtiyacı var. Hemen bizdeki hocalar ile o firmayı buluşturacağız.
300 PROJEMİZ VAR
Teknoloji transfer ofisimizde üniversitenin kurulduğu günden itibaren yapılmış tüm bilimsel ve firmalara yönelik projeleri katalog haline getirdik. Bu kataloglardaki anahtar kelimelerle bunları bölüm bölüm ve konu konu ayırdık. Savunma teknolojileri, kimyasal alanda veya nano teknolojide proje ve hocaların birikimlerini ayrıştırabiliyorsunuz. Biz bilgili sektörle ilgili hocaları bir araya getirebilecek bir proje pazarlığı organize ediyoruz. Belki bunların ilkini TOSB ile yapacağız. GOSB ile de görüşmelerimiz devam ediyor. Hali hazırda 300’e yakın proje var. Bu projelerde mutlaka ama mutlaka OSB’lerde faaliyet gösteren firmalarımızın ilgisini çekebilecek bir birliktelik ortaya konulacaktır.Kendi ekonomilerinden başlayarak ülke ekonomisine katkı olacak mutlaka projeler bunlar. Ayrıca şimdi ben bir ekip kuruyorum. Bu kurduğum ekipte endüstri mühendisi, işletme mühendisi, iktisatçı, mekatronikçi, elektronikçi olacak. Bu hocaları bir araya getirip firmaları bizzat yerinde ziyaret ederek o firmanın enerjisini, iş bandını, prosesini, süreçlerini, insan kaynaklarını, yönetme ve ilişkilendirme noktalarında bir analizlerini yapmalarını isteyeceğim. Bu analizleri yaptıktan sonra işletme sahibinin önüne koyacağız. Sorunları tespit ettiğimizi ve bunları düzeltmek istiyorsa düzeltebilirsin, ‘eğer bizim düzeltmemizi istiyorsan biz düzeltebiliriz’ diyeceğiz. Teknoloji transfer ofisimiz üzerinden bu faaliyetleri yapacağımız.
Bunda amaç nedir peki?
-Amacımız üniversitede üretilen bilgi bir değere ve ürüne dönüşsün. Var olan ürünün iyileştirilmesinde kullanılsın. Burada da iyi bir birleştirme ve karşılaştırma yapılmalı. Doğru insanı, doğru insanlarla bir araya getirmek gerekiyor. Bir yazılım satın aldık. Bu yazılım üzerinden bu faaliyetleri yürüme gayreti içerisindeyiz. Ayrıca buranın sanayicisiyle ortaklaşa üniversitenin içinde bir teknopark oluşturmak istiyoruz. Bu teknopark üzerinden de hem endüstriyi üniversitenin içine çekelim hem de üniversite hocalarını onların gerçek projelerinin içine sokalım istiyoruz. Aynı zamanda Gebze Ticaret Odası (GTO) ile çok yoğun işbirlikleri içerisindeyiz. Göreve gelir gelmez GTO ile birlikte inovasyon ve girişimcilik zirvesi düzenledik. Gebze Belediyesi ile beraber farklı etkinlikler yapıyoruz. TÜBİTAK ile bir protokol imzaladık. Sürekli işbirliği içerisinde olacağız. Gebze’nin tüm artılarını bir araya getirmeye çalışıyoruz. Üniversitede bulunan bütün malzemelerin dokümanını çıkartıyorum. Bu malzemelerin neye yaradığını ne tür ölçümlerde kullanıldığını bakacağız. Daha sonra tüm kurumlara üniversitemizde bu malzemelerin olduğunu ve bunlarla neler yapıldığı açıklayacağım. ‘Gelin bu cihazları kullanın’ diyeceğim. Ülke kaynakları dışarı gitmesin. Bu cihazların hepsi yurtdışında yapılıyor. Ayda iki kere kullanılan cihazı bir gün bir firma ertesi gün başka firma kullansın. Ama etkin kullanalım.
Bilişim Vadisi projesinin üniversiteye ne gibi faydası olacak, işbirliği içerisinde olacak mısınız?
-Bilişim Vadisi ülkenin en önemli projelerinden bir tanesi. Bu üniversitenin ilk arazisi orasıydı. 3 milyon metrekarelik bir alan. Fakat üniversite için oraya yapılan yatırımlar belli bir noktadan sonra yerine ulaşmadığı için kalkınma bakanlığı GTYE’den buraya yatırım yapılmamasını istemiş. Yüzde 27 ortaklık ile Bilişim Vadisi’nin en güçlü ikinci ortağı olduk. Teknoparklar üniversitelerle ortaklaşa çalışmazlarsa, üniversitelerle bilgi birikim organize edilmezse teknoparka gelen firmalar için cazibesi kalmıyor. Teknoparka gelen firma; Ar-Ge yapmak ve kendini geliştirmek ister. Çok büyük bir istihdam, bilgi üretimi ve teknoloji çıkacak. Çok güzel bir yere kuruluyor. Araştırmacıların arayıp bulamadığı bir yer. Gebze Teknik Üniversitesi ve İŞKUR ile birlikte bilişim ve yazılım alanında insan yetiştireceğiz.
YENİ YURTLAR YAPILACAK
Gebze Teknik Üniversitesi’ndeki okuyan öğrencilerin kentle iç içe olması için neler yapılmalı?
-Üniversiteleri yaşatan ve canlılık getiren asıl unsur öğrencilerdir. Üniversitede öğrenci görmezseniz öğrenciyi kampüs içinde veya üniversite içinde tutmazsanız öğrenci mezun olduğu günden sonrada kampüs etrafında olmaz. Diplomayı alır kaçar. Seneler sonra sadece ‘bu üniversiteden mezun oldum’ der. Ama gelişmiş ülkelerde üniversiteler birçok gelirlerini mezunlarından temin ediyor. Mezunları, mezun oldukları üniversiteyle bağlarını koparmıyor. Çünkü üniversitesi hayatını profesyonel kazanma anlamında bir şeyler vermiş. Bunu verirken de hem insani hem de duygusal olarak onu beslemiş. Sosyal olarak da onu üniversitede tutmuş. Üniversiteler eğer yaşam alanları olmazsa öğrenci ders saatinden 10 dakika önce üniversiteye gelir. Ders biter bitmez de kaçar. Ondan sonrada mezun olduğunda diplomayı bile almaya gelmez. Burada en büyük eksiklik kampüs içinde veya kampüs yakınında yurdun olmaması. Ben üniversiteye geldiğim ilk günlerde kampüsün bir mastır planını yaptırdım. Bu mastır planda da en önemli ve gözde noktaya öğrenci yurtları koydurdum. Tren istasyonun hemen yanına yurtları kondurdum. Ayrıca kafeler, restoran gibi öğrencilerin ihtiyacı olan yerler yapılacak. Netice yurtlar olmalı. Burada bir yurt var oda Muallimköy’de. Muallimköy’de olan yurt kampüsün çok ötesinde şehrin de çok ötesinde. O öğrenci şehre ancak üniversiteye gelmek için geliyor. Öğrenci yurdun kapısında otobüse biniyor okulun kapısında iniyor. Gebze’ye hiç gitmiyor, Darıca veya Çayırova’ya uğramıyor. Dolasıyla öğrenciyi biz yurtlarla kampüsün içerisinde veya etrafında tutarsak bölgeye faydaları olacak.
ÖĞRENCİLER İÇİN CAZİBE MERKEZİ
Üniversitenin cazibe merkezi olması için ne tür projeleriniz var?
-Öğrencilerin burada kalmaları için ne gerekiyorsa yapacağız. Bütün ihtiyaçlarını burada karşılayabilecek sosyal kültürel tesisleri yapacağız. Bir kültür merkezi yapacağız. 15 bin metrekarelik bir alanda bir kongre konferans merkezi yapacağız. Bunun içinde bin 200 kişilik 1 salon, 1 tane 350 kişilik salon, 2 tane 100 kişilik, 4 tane 50 kişilik salon, 2 bin metrekarede çok amaçlı bir balo salonu olacak. 3’ü VIP 14 odası olan otel şeklinde konaklama yeri yapacağız. Öğrenciler kampüs içinde etkinlikler yapınca sosyalleşecektir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 Milli Hakimiyet