BAŞKANLAR 121. İL BAŞKANLARI TOPLANTISINA KATILDI
İbrahim Karaosmanoğlu, Şemsettin Ceyhan,Emre Kahraman, Serpil Yılmaz ve Adnan Köşker, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Genel Merkezde katıldığı “121. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na katıldılar.
27 Ocak 2018 Cumartesi 11:36
Türk Dünyası Belediyeler Birliği (TDBB) ve Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, AK Parti Kocaeli İl Başkanı Şemsettin Ceyhan, İl Gençlik Kolları Başkanı Emre Kahraman, İl Kadın Kolları Başkanı Serpil Yılmaz ve Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Genel Merkezde katıldığı “121. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na katıldılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel merkezde düzenlenen “121. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı”nda yaptığı konuşmaya, “Zeytin Dalı Operasyonunu yürüten kahraman askerlerimize yüce Allah’tan muvaffakiyetler diliyor, her birinin gözlerinden öpüyorum.” diyerek başladı.
Dün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, başbakan yardımcıları ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler ile Hatay’a gittiklerini, operasyonun yürütüldüğü harekat merkezindeki askerleri ziyaret ettiklerini hatırlatan Erdoğan, Hatay’daki harekat merkezinde, sahadaki birlikleri komuta eden 2. Ordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel ve diğer askeri yetkililerden son durumla ilgili bilgi aldıklarını aktardı.
Erdoğan, Hatay’dan canlı bağlantıyla Genelkurmay Başkanlığı, Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri komutanlıklarının yanı sıra Eskişehir Hava Muharip Komutanlığındaki harekat merkezleriyle görüşme imkanı bulduklarını söyledi.
Komutanlardan özellikle operasyonun kendi sorumluluk alanlarıyla ilgili hususları değerlendirmelerini istediğini vurgulayan Erdoğan, ayrıca Somali ve Katar’daki askeri üslerin komutanlarıyla da canlı bağlantıda görüşerek kendilerine başarı dilediklerini, oradaki sürecin nasıl devam ettiğini dinlediklerini kaydetti.
“ORDUMUZUN ELİNDE ASLA ÇOCUK KANI YOKTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, harekat merkezinde görev yapan askerlerin ve sahadaki birliklerin morallerinin en üst düzeyde olduğunu görmenin kendilerini mutlu ettiğini belirterek, “Zor bir coğrafyada ve çok kötü hava şartlarında icra edilen operasyonumuzda en küçük bir aksaklık olmadığını, bir sıkıntı olmadığını bizzat yerinde görmekten ayrıca memnuniyet duydum. Türkiye’nin terörle mücadele konusundaki kararlılığını anlamak istemeyenler için Zeytin Dalı Operasyonu açık bir ikaz, fiili bir örnek olmuştur.” dedi.
Güya Türkiye’ye karşı yıllardır hazırlanmış 90 santimlik betonla kaplı sığınakları, kazılmış tünelleri, kurulmuş tuzakları birer birer imha ederek kararlı ve aynı zamanda güvenli bir şekilde ilerlenildiğine işaret eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Çok yakın bir zamanda terör örgütü adeta kıpırdayamaz hale Allah’ın izniyle getirilecektir. Tabi terör örgütünün ve onlara akıl verenlerin alçaklıkları sınır tanımıyor. Türk ordusunun karşısına kendileri çıkmaya yürekleri el vermeyenler, çocukları ve kadınları öne atarak, yerleşim yerlerindeki operasyonlarımızı yavaşlatmaya çalışıyorlar.
Bölücü terör örgütünün, ‘çocuk, kadın, yaşlı’ demeden kendisine karşı çıkan, herkesi katleden bir cani güruhu olduğunu biliyoruz. Ama hamdolsun bizim milletimizin ve ordumuzun elinde asla çocuk kanı yoktur, kadın kanı, masum kanı yoktur, hiçbir zaman da olmayacaktır. Bunlar kadim dönemlerden beri, Türk askerinin kati kurallarıdır. Ecdadımızdan ve inancımızdan tevarüs ettiğimiz bu ahlakı gelecek, nesillere de aynı şekilde aktaracağız.”
“TERÖRİST SEVİCİLERİN, BUGÜNE KADAR ‘BARIŞA EVET’ DEDİKLERİNİ DUYMADIK”
Erdoğan, konuşmasının bu bölümünde bir gerçeği daha söyleyeceğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bazı kesimler bunu iyi duysunlar ve belki bilmiyorlardır, onu da bilsinler. Bugün operasyonun yedinci günü. Hamd olsun 343 terörist etkisiz hale getirilmiş vaziyette, bunlar tespit edilenler. Bundan rahatsız olanlar, sözde Türk Tabipleri Birliği gibi bir kesim, ‘savaşa hayır’ diye kendine göre bir kampanya yürütmek istiyor. Bu terörist sevicilerin, bugüne kadar biz, ‘barışa evet’ dediklerini de pek duymadık. Zaten bunların barışla filan alakası yok. Bunlar bugüne kadar, benim Güney Doğu’da, Doğu’da bu kadar vatandaşım şehit edildi, bunlardan hiç şu anda içeride olan bu terör uygulayıcılarına yönelik en ufak bir açıklama duyduk mu? Duymadık. Çünkü bunlar, bu işin içindeler, bu senaryonun içindeler.
Kandil’e kadar gidip orada görüşmeler yapıp, ondan sonra yazdıkları kitaplarla kendilerine kaynak temin etmeye çalışanların, bugüne kadar bu teröristlerin karşısında dikildiğini hiç duyduk mu? Duymadık. Fakat şu anda PYD, YPG, DEAŞ, PKK bütün bu terör örgütlerinin, sınırlarımızda yapmış olduğu taciz harekatına veya hareketlerine karşı bizim uluslararası hukuktan doğan haklarımızı hazmedemeyen, bu sözde dernek veya sözde kişiler, kusura bakmasınlar, attığımız adım kararlı bir adımdır, milletin hakkı olan bir adımdır. Mazlumların, mağdurların bu hakkını da sonuna kadar koruyacağız.”
“İNANDIĞIMIZ BU YOLDA MEHMEDİMİZLE, MEHMETLERİMİZLE YÜRÜYORUZ”
“Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarına, uluslararası terör örgütleri tehditler sallayabilir ve bunlar da onların yanında yer alabilir.” diyen Erdoğan, bunun hiç önemli olmadığını, hak bilinen yolda sonuna kadar yürüneceğini ve bundan taviz verilmeyeceğini vurguladı.
Erdoğan, “Bu beyfendiler bugüne kadar hiçbir zaman yerli ve milli olmadılar. Bugüne kadar bu beyfendiler, bu ülkenin dertleriyle dertlenmediler. Bu beyfendiler, bugüne kadar hiçbir zaman kalkıp da acaba bu ülkede mağdur, mazlum olan insanlar, acaba et dağıtan Yasin’i öldürenler niçin öldürüldü? Yasin Börü ne yaptı da öldürüldü? Bunun hesabını sormadılar. 53 kişi bir günde öldürülüyor, ‘sokağa dökülün’ diyenler olmuş. Niye bunlar öldürüldü? Bunun hesabını sordular mı? Sormadılar. İşte biz bunların hesabını soruyoruz.” diye konuştu.
Çok sabrettiklerini, çözüm için çok gayret ettiklerini ama bu kişilerin ise hiç birinden anlamadığını belirten Erdoğan, artık bıçağın kemiğe dayandığını söyledi. Erdoğan, “Onun için de işte ayın 20’sinde adımı attık, şu anda inandığımız bu yolda Mehmedimizle, Mehmetlerimizle yürüyoruz.” dedi.
“AFRİN’DEKİ OPERASYON, SADECE TERÖR ÖRGÜTLERİNE, TERÖRİSTLERE YÖNELİKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin şu anda bir bütün, birlik ve beraberlik içinde olduğunun altını çizerek, anaların hepsinin dualarıyla yemekler hazırladıklarını ve cepheye gönderdiklerini dile getirdi.
“Beklenen gündü bugün ve beklenen gün hamdolsun geldi, çattı.” ifadesini kullanan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Süreç kararlı bir şekilde devam ediyor. Buradan tüm dünyaya bir kez daha ilan ediyorum. Türkiye’nin, Afrin’deki operasyonu sadece ve sadece terör örgütlerine, teröristlere yöneliktir. Avrupa Parlamentosunda bu harekatı bir ‘istila hareketi’ olarak göstermek isteyenlere de söylüyorum, gidin önce istilanın örneklerini geçmişte Libya’da arayın, Ruanda’da, Mali’de arayın. Hangi istila hareketini kimler nasıl yapmış, oralarda arayın. Hiçbir zaman Türk milleti, Türk ordusu müstevli olarak hareket etmemiştir. Burdan da Azeri milletvekili Seyidov kardeşime özellikle teşekkür ediyorum. Oradaki dik duruşundan dolayı kendisine teşekkür ediyorum.”
“SÖZDE TABİPLER ODASI, SEN NEREDEYDİN? SESİN ÇIKTI MI?”
Erdoğan, sivillere ve çevreye zarar vermemek için her türlü hassasiyeti gösterdiklerine vurgu yaparak, “Hatırlarsanız bölücü terör örgütü, çukur eylemleri sırasında da kadınları, çocukları, sivil halkı kendine kalkan yapmaya çalışmıştı. Sözde Tabipler Odası, sen neredeydin? Sesin çıktı mı? ‘Ya bu çukurlar niye açılıyor’ diye en ufak bir şey söylediniz mi? Evler arasında tüneller açılırken neredeydiniz? ‘Bu tüneller niye açılıyor’ diye bir şey sordunuz mu? Güvenlik güçlerimizin, bu operasyonlarda verdikleri şehitlerin önemli bir bölümü işte sivil halka zarar vermemek için sergiledikleri titizlikten, yaptıkları fedakarlıktan kaynaklanmıştır. Bundan dolayı da asla bir pişmanlığımız yoktur.” ifadelerini kullandı.
Birilerinin ısrarla “Bu operasyon kısa sürsün, sınırlı olsun” diye güya telkinde bulunduklarını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben de o birilerine telefon görüşmelerinde özellikle söyledim. Eğer biz devlet olarak sahip olduğumuz askeri gücü hoyratça kullanmaya kalksak, tanklarımızla, toplarımızla, uçaklarımızla, helikopterlerimizle önümüze gelen her şeyi dümdüz edip geçsek, bu operasyon birkaç günlük iştir. Ama biz en az kendi askerlerimizin emniyeti kadar, karşımızdaki güçlerin kalkan olarak kullanmaktan çekinmediği masum sivillerin can ve mal güvenliğini de hesaba katıyoruz. Çünkü biz Afrin’i işgale gitmiyoruz, tam tersine orayı terör örgütlerinden temizleyerek asli sahipleri için yaşanabilir bir yer haline getirmeye çalışıyoruz.
Nasıl El Rai, Cerablus, El Bab, bu bölgedeki 2 bin kilometrekarelik alanı, 100 bin insanın tekrar topraklarına, evlerine dönerek yerleşmelerine imkan sağladıysak, işte Afrin’de de aynısını yapacağız. Ve bizim ülkemizde 3,5 milyon şu anda mülteci var. Biz bu mülteci kardeşlerimizin kendi topraklarına dönmesini sağlayacağız. Afrin’deki, İdlib’deki bu mücadele bunun içindir. Bunu bilmeyen Batı, bunu da öğrensin. 3,5 milyon mülteci, Suriye’den bize geldi, acaba size ne kadar mülteci geldi? Acaba ülkenizde ne kadar mülteci var?”
Suriye’nin toprak bütünlüğü ile Suriye halkının huzur, güven ve refah içinde bir geleceğe kavuşması konusundaki samimiyeti bugüne kadar attıkları her adımda ispat ettilerini belirten Erdoğan, buna karşılık bölücü terör örgütünün, gittiği her yerde kan dökerek, insanların mallarını yağmalayarak, hatta ırzlarına tasallut ederek, ailelerden çocuklarını zorla kopartıp ölüme göndererek gerçek yüzünü ortaya koyduğunu ifade etti.
Erdoğan, her şeyin böylesine açık şekilde gözler önünde bulunduğu bir ortamda hala Türkiye’yi örtülü veya aleni tenkitlerle hatta tehditlerle yolundan döndürmeye çalışanların, saflarını terör örgütünün yanı olarak belirlediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Daha 7 gün oldu. Afganistan ne kadar sürdü? Yaklaşık 20 yıl. Irak ne kadar sürdü? Yaklaşık 18 yıl, hala oradasınız. Libya, Mali, Ruanda, buralar ne kadar sürdü? Bize bu aklı verenler biraz da kendileri kullansalar ne olur? Suriye’de diğer güçlerin yürüttüğü operasyonlar için ‘Bir an önce tamamlansın.’ çağrısı, hakikaten ‘Ya bu insanlar ne kadar gülünç.’ der hale getiriyor bizi. Peki iş Türkiye’ye gelince acaba bu acelecilik nereden çıkıyor? Eğer hepimizin ortak meselesi terörle mücadele ise bu konuda Türkiye’nin engellenmeye çalışılması değil, desteklenmesi gerekmez mi? AB, siz PKK’yı terör örgütü ilan etmediniz mi? Şu anda o kadar akıl tutulması var ki bunlarda, bir taraftan PYD’yi, YPG’yi terör örgütü olarak kabul etmeye başladılar, sağdan soldan. Kendilerine bütün belgeleri, bilgileri her şeyi veriyoruz fakat bir taraftan da silahlar gene onlara akıtılıyor. E bu ne menem iştir? Bir taraftan ‘PKK terör örgütüdür.’ diyeceksin, kendi vatandaşlarınız kollarda kokartlar, hatta en büyük üzüntümüz, Amerika’nın bayraklarıyla bu terör örgütleri, bu bölgede şu anda cirit atıyorlar. Bunu neyle izah edeceğiz? Sayın Başkan bize diyor ki ‘Bizi bu kadar eleştirmeyin.’ Tamam ama biz stratejik ortak olduğumuza göre bir stratejik ortak, stratejik ortağına böyle bir şeyi nasıl yapar?”
“NATO GENEL SEKRETERİNE TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in, “Türkiye şu anda kendisine yapılan bu taarruzlarda haklı olarak kendi hukukunu korumaktadır.” dediğini anımsatarak, bundan dolayı kendisine teşekkür ettiğini söyledi.
Stoltenberg bunu ifade ederken niçin ABD’nin bu işlerden bu kadar kadar uzak durduğunu soran Erdoğan, şunları kaydetti:
“Geçen akşam konuştuk, bunları kendisine açıkladık ama hala Türkiye’deki ABD karşıtlığından bahsediliyor. Biz böyle olsun istemiyoruz. Biz ABD ile beraber bu işleri yürütelim istiyoruz ama 5 bin tır, 2 bin kargo uçağı, bu kadar silahı buraya getirdiğinde benim milletim şunu soruyor: ‘Bu silahlar buraya niçin geliyor, bu silahlar kim için geliyor, peki bu silahlar kime karşı kullanılmak üzere buraya geliyor?’ Bizim vatandaşımızın bu soruları sorma hakkı yok mu? Tabii ABD’de bakıyorum, artık ABD halkı diyor ki ‘Biz vergileri bunun için mi veriyoruz, bizim dolarlarımız bunun için mi gidiyor? Burada artık yeni bir değerlendirmenin yapılması lazım.’ diyor. Sayın Başkan da ‘Biz bu kadar ekonomimizi güçlendirmeyi, bu silahları buralara göndermek için mi yaptık?’ diye, bunu bizzat bana da kendisi söyledi ama şimdi bakıyorum, o zaman bin 250 tırdı, şimdi 5 bin oldu, 2 bin kargo uçağı oldu. Bunlar tabii bizde soru işaretleri ortaya koyuyor. Ya bu işi yapacaksak, teröre karşı mücadeleyi vereceksek beraber vereceğiz, yoksa biz de teröre karşı mücadelede kendi göbeğimizi, kendimiz keseceğiz. Bunun başka izahı yok. Biz kendi kendimize yeteriz. Tarihte nasıl yettiysek, bugün de yeteriz ama amaçları terörle mücadele değil de Türkiye’nin sınırları boyunca bir terör koridoru oluşturmak, sonra da onun üzerinden bölgede bitip tükenmek bilmeyen bir kan ve can pazarı kurmaksa olanlara cevabımız şudur, biz Suriye’deki son terörist ortadan kalkana, bu ülke asli sahipleri için emin bir yer haline gelene kadar operasyonlarımızı sürdüreceğiz.”
“MÜNBİÇ’İN GERÇEK SAHİPLERİ ORADAKİ ARAP KARDEŞLERİMİZDİR”
Erdoğan, dün Fırat Kalkanı bölgesinde olduklarını hatırlatarak, şu anda İdlib’de geçici kontrol noktaları oluşturmaya devam ettiklerini vurguladı.
Afrin’deki operasyonun bugün yedinci gününe girdiğini aktaran Erdoğan, “Zeytin Dalı operasyonumuzu hedeflerine ulaşana kadar sürdüreceğiz. Ardından Münbiç’i, bize söz verildiği şekilde teröristlerden arındıracağız. Kimse bundan rahatsız olmasın çünkü Münbiç’in gerçek sahipleri bu teröristler değil oradaki Arap kardeşlerimizdir. Sonra da Irak sınırına kadar, hiçbir terörist bırakmayana kadar bu mücadelemizi devam ettireceğiz.” ifadelerini kullandı.
Her kim terörizme karşıysa bu mücadelede Türkiye’nin yanında olmasını istediklerini belirten Erdoğan, “Terör örgütlerini bir maşa gibi kullanarak Türkiye’nin birliğini, beraberliğini, güvenliğini tehdit edenler de kendileri bilirler.” dedi.
Erdoğan, Türkiye’de istiklal ve istikbali için ölmekten korkmayan, geri dönmeyi asla düşünmeden düğüne gider gibi cepheye koşan bir millet olduğuna işaret ederek, “Askerlerimizi, Mehmetlerimizi dinlediniz değil mi? Ne diyorlardı, ‘Afrin’e düğüne gidiyorum’, işte mesele bu. Ne diyorlardı ‘Kızıl Elma’ya’, hedef bu. Hepsinden öte bütün bizim askerimiz şehadete gidiyor şehadete. Bizim kutsalımız var. Onların böyle kutsalları var mı yok mu bilmem ama bizim kutsalımız var, kutsallarımız var.” diye konuştu.
Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale şehitleri için yazdığı, “Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber / Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.” dizelerini okuyan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Aynı fedakarlığı göze alan varsa buyursun. Bunu göze alamayan hiç kimse de bizi yalanlarla, tamamen oyalamaya dönük vaatlerle, arkası boş manevralarla yolumuzdan alıkoymaya çalışmasın. Biz o aşamaları çoktan geride bıraktık. Bir zamanların Türkiyesinde bu tür afra tafralar işe yarıyor olabilir. Bugünkü Türkiye, bambaşka imkanları, hedefleri, vizyon ve hayalleri olan bir Türkiye’dir.
Eğer bu Türkiye’yle birlikte yol yürümek istiyorsanız o zaman önce güvenliğimiz, huzurumuz, refahımız, geleceğimiz konusundaki hassasiyetlerimize saygı gösterilmesini bekleriz.”
“BATI BUNU GÖRÜYOR MU?”
“Dünya, kimsenin oyuncak gibi oradan oraya savurabileceği, masumların kanı ve feryadı üzerinde kendine güvenlik ve refah imparatorluğu kurabileceği bir yer değildir.” diyen Erdoğan, her gün böyle olmadığının yeni bir işaretinin ortaya çıktığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim kimsenin toprağında gözümüz olmadığı gibi kimsenin onuruna, haysiyetine, şerefine tecavüz etmek gibi de bir niyetimiz asla yoktur. Tek derdimiz, kendi sınır güvenliğimizi, vatandaşlarımızın emniyetini, öz kardeşlerimiz olan komşularımızın huzurunu sağlamaktır.” diye konuştu.
Erdoğan, şunları ifade etti:
“Daha iki gün önce bize operasyonu ne zaman bitireceğimizin sorulduğu Suriye tarafından atılan roketler, Kilis’te tarihi bir camimize ve sokaklara düştü. Bu, bizim bir ulu mabedimiz ve namaz esnasında düşünün, iki kardeşimiz şehit oldu. Peki Batı bunu görüyor mu? Yanında çok sayıda yaralımız var, Batı bunu görüyor mu? Hayır.
Ondan önce Reyhanlı ilçemize atılan roket ülkemizde yaşayan bir Suriyeli kardeşimizi şehit etti, onlarca vatandaşımız yaralandı. Batı bunu görüyor mu? Kilis’e, Hatay’ın diğer ilçelerine, Şanlıurfa’nın ilçelerine atılan daha başka roketler, açılan ateşler var. Bize ‘Operasyonu çabuk tamamlayın.’ diye akıl verenlere sesleniyorum: Sizin ülkenizin şehirlerine, hemen yanı başındaki yerlerden teröristler tarafından roketler atılsa, bombalar yağdırılsa, ateşler açılsa acaba siz ne yaparsınız? Kiliselerinizin tepesine roketler düşse, içinde dua eden insanlar hayatlarını kaybetse sizin tepkiniz ne olur?”
“SADECE SEYİRCİ BUNLAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa’da mescitlerin yakıldığına, cam-çerçeve indirildiğine, havalimanında yolculuk yapacak vatandaşların oralardaki PKK’lıların saldırılarına uğradığına dikkati çekerek, “Nerede güvenlik, emniyet güçleri? Onlar size emanet. Onların da orada güvenliğini sağlamanız gerekir. Sadece seyirci bunlar.” dedi.
Erdoğan, “Evlerinde, sokaklarında, iş yerlerinde güven içinde yaşaması gereken vatandaşlarınız her gün ‘Acaba bugün başıma bir roket düşer mi veya bir kurşuna hedef olur muyum?’ düşüncesiyle güne başlasa ey Batı, siz nasıl bir politika izlerdiniz? Biz bunların cevabını gayet iyi biliyoruz. Bunların değil böylesine büyük saldırılar, en küçük bir terör eylemi karşısında dahi tüm hak ve özgürlükleri askıya alarak ülkelerini adeta polis devletine çevirdiklerini biz çok iyi biliyoruz. Bizi Suriye konusunda eleştiren herkesi birazcık da olsa vicdanlı olmaya, empati yapmaya, kendilerini bizim yerimize koymaya özellikle çağırıyorum. Bunu başarabilirlerse işte o zaman bizi çok daha iyi anlayacaklardır.” değerlendirmesinde bulundu.
Zeytin Dalı Harekatı’nda yapılan saldırılarda asker ve sivil tüm şehitlere ve vatanlarını savunurken hayatlarını kaybeden Özgür Suriye Ordusu mensuplarına Allah’tan rahmet, yakınlarına ve millete başsağlığı dileyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bu vesileyle Özgür Suriye Ordusu’nu terörist olarak vasıflandıran terbiyesizlere de açıkça söylüyorum, benim Mehmet’imin yanında bu mücadelenin içinde yer alan Özgür Suriye Ordusu, şahsiyetli, onurlu bir mücadelenin onlar da askerleridir, kendilerini alkışlıyorum. Özgür Suriye Ordusu mensuplarına terörist diyenler, tam aksine YPG’nin, PYD’nin, DEAŞ’ın, PKK’nın tam benzerleridir, tam kendileridir.
Tabii bu vesileyle kahraman askerlerimize bir kez daha ‘Gazanız mübarek olsun.’ diyorum.”
“BUNLARIN İSLAM’LA ALAKASI YOKTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, camide ibadet, pazarda alışveriş yapanları hedef alan saldırıların bölücü terör örgütünün ahlak, ilke, değer, hukuk tanımaz karakterini bir kez daha gösterdiğine işaret ederek, bölücü terör örgütünün bu tarz saldırılarının yabancısı olmadıklarını anımsattı.
Geçen 34 yıl içinde bölücü terör örgütünün bu şekilde sayısız eylemine şahitlik ettiklerini vurgulayan Erdoğan, bunlardan birisinin de 2 yıl önceki çukur eylemlerinde örgütün roketlerinin hedefi olan Fatih Paşa, diğer adıyla Kurşunlu Camisi olduğunu hatırlattı.
Çukur eylemleri sırasında yüzün üzerinde ibadethane ve Kur’an kursunun da terör örgütü mensuplarınca yakılıp yıkıldığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:
“Bu PKK’nın, bu PYD’nin, bu YPG’nin, bu DEAŞ’ın yakından uzaktan İslam’la alakası yoktur. Bunların bizim dinimizle yakından uzaktan alakası yoktur. Ben bu ülkede saf, temiz Müslüman kardeşlerime sesleniyorum: Sakın ha aldanmayın. Bunlar, Allah tanımaz, İslam’ı tanımaz, Müslüman’ı tanımaz çünkü acımasızca mümin kardeşlerimizi katleden katillerdir.
Bunları Yasin Börü hadisesinde çok açık, net gördük. 53 kardeşimizin o katledilmesinde açıkça gördük.”
“CAMİYE YAPILAN SALDIRI, EYLEMLER ZİNCİRİNİN SON HALKASIDIR”
Ayrıca yüzlerce okul, kütüphane, medrese, ilim ve irfan merkezinin teröristlerin bomba ve kurşunlarının hedefi olduğunu anımsatan Erdoğan, “Bölücü terör örgütü kendisine ihale edilen proje gereği asırlardır, İslam’la, Kuran’la, ilim ve hikmetle yoğrulmuş bu topraklarda mukaddes dinimizin izlerini kazımak için her türlü alçaklığı sergilemiştir çünkü terör örgütü ve onların yandaşları biliyorlar ki onların panzehiri İslam’dır.” ifadelerini kullandı.
Terör örgütünün bunu iyi bildiği için de özellikle ilim merkezlerini yok ettiğini anlatan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Örgüt, Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyübi’nin torunlarını kimliksiz hale getirmek, kadim tarihiyle bağlarını koparmak için bilinçli bir politika izlemiştir. Sabah namazına giderken sırtından vurulan imamlar, öğrencilerinin gözü önünde katledilen öğretmenler, sokakta yürürken kurşunlanan alimler, kanaat önderleri ve siyasetçiler işte bu politikanın sonucudur. Bunların hepsi de çok bilinçli eylemdir çünkü bölücü terör örgütü her şeyden önce İslam düşmanı, Müslüman karşıtı bir örgüttür.
Kilis’teki camiye yapılan saldırı işte bu eylemler zincirinin son halkasıdır.”
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, bölücü terör örgütünün zarar verdiği diğer ibadethaneler gibi tarihi Çalık Camisi’ni de aslına uygun şekilde restore ederek, Kilislilerin hizmetine sunacaklarını kaydetti.
“Camilerimiz bizim bu topraklara vurduğumuz mühürlerdir.” diyen Erdoğan, Anadolu’daki her bir mescit, medrese ve kervansarayın bu coğrafyadaki “tapu senetleri” olduğunu belirtti.
Erdoğan, bölücü örgütün bu mühürleri asla sökemeyeceğini vurgulayarak, Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı ve diğer unsurlarıyla bu millet var oldukça, semalardan ezan sesinin, gönderde bayrağın dalgalanmasının asla eksilmeyeceğinin altını çizdi.
İstiklal Marşı’nın “Ruhumun senden İlahi şudur ancak emeli / Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli / Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli / Ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli.” dizelerini okuyan Erdoğan, “Bu kalleşler güruhunun bizi köklerimizden koparmasına ve kimliksiz hale getirmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.” dedi.
Erdoğan, daha düne kadar “Sırtımızı YPG’ye, PYD’ye dayadık.” diyerek, devlete ve millete meydan okuyanların da düş kırıklığı yaşadıklarını ve yaşamaya devam edeceklerini vurguladı.
Genel Başkan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, genel merkezde düzenlenen “Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı”na katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel merkezde düzenlenen “121. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı”nda yaptığı konuşmaya, “Zeytin Dalı Operasyonunu yürüten kahraman askerlerimize yüce Allah’tan muvaffakiyetler diliyor, her birinin gözlerinden öpüyorum.” diyerek başladı.
Dün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, başbakan yardımcıları ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler ile Hatay’a gittiklerini, operasyonun yürütüldüğü harekat merkezindeki askerleri ziyaret ettiklerini hatırlatan Erdoğan, Hatay’daki harekat merkezinde, sahadaki birlikleri komuta eden 2. Ordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel ve diğer askeri yetkililerden son durumla ilgili bilgi aldıklarını aktardı.
Erdoğan, Hatay’dan canlı bağlantıyla Genelkurmay Başkanlığı, Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri komutanlıklarının yanı sıra Eskişehir Hava Muharip Komutanlığındaki harekat merkezleriyle görüşme imkanı bulduklarını söyledi.
Komutanlardan özellikle operasyonun kendi sorumluluk alanlarıyla ilgili hususları değerlendirmelerini istediğini vurgulayan Erdoğan, ayrıca Somali ve Katar’daki askeri üslerin komutanlarıyla da canlı bağlantıda görüşerek kendilerine başarı dilediklerini, oradaki sürecin nasıl devam ettiğini dinlediklerini kaydetti.
“ORDUMUZUN ELİNDE ASLA ÇOCUK KANI YOKTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, harekat merkezinde görev yapan askerlerin ve sahadaki birliklerin morallerinin en üst düzeyde olduğunu görmenin kendilerini mutlu ettiğini belirterek, “Zor bir coğrafyada ve çok kötü hava şartlarında icra edilen operasyonumuzda en küçük bir aksaklık olmadığını, bir sıkıntı olmadığını bizzat yerinde görmekten ayrıca memnuniyet duydum. Türkiye’nin terörle mücadele konusundaki kararlılığını anlamak istemeyenler için Zeytin Dalı Operasyonu açık bir ikaz, fiili bir örnek olmuştur.” dedi.
Güya Türkiye’ye karşı yıllardır hazırlanmış 90 santimlik betonla kaplı sığınakları, kazılmış tünelleri, kurulmuş tuzakları birer birer imha ederek kararlı ve aynı zamanda güvenli bir şekilde ilerlenildiğine işaret eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Çok yakın bir zamanda terör örgütü adeta kıpırdayamaz hale Allah’ın izniyle getirilecektir. Tabi terör örgütünün ve onlara akıl verenlerin alçaklıkları sınır tanımıyor. Türk ordusunun karşısına kendileri çıkmaya yürekleri el vermeyenler, çocukları ve kadınları öne atarak, yerleşim yerlerindeki operasyonlarımızı yavaşlatmaya çalışıyorlar.
Bölücü terör örgütünün, ‘çocuk, kadın, yaşlı’ demeden kendisine karşı çıkan, herkesi katleden bir cani güruhu olduğunu biliyoruz. Ama hamdolsun bizim milletimizin ve ordumuzun elinde asla çocuk kanı yoktur, kadın kanı, masum kanı yoktur, hiçbir zaman da olmayacaktır. Bunlar kadim dönemlerden beri, Türk askerinin kati kurallarıdır. Ecdadımızdan ve inancımızdan tevarüs ettiğimiz bu ahlakı gelecek, nesillere de aynı şekilde aktaracağız.”
“TERÖRİST SEVİCİLERİN, BUGÜNE KADAR ‘BARIŞA EVET’ DEDİKLERİNİ DUYMADIK”
Erdoğan, konuşmasının bu bölümünde bir gerçeği daha söyleyeceğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bazı kesimler bunu iyi duysunlar ve belki bilmiyorlardır, onu da bilsinler. Bugün operasyonun yedinci günü. Hamd olsun 343 terörist etkisiz hale getirilmiş vaziyette, bunlar tespit edilenler. Bundan rahatsız olanlar, sözde Türk Tabipleri Birliği gibi bir kesim, ‘savaşa hayır’ diye kendine göre bir kampanya yürütmek istiyor. Bu terörist sevicilerin, bugüne kadar biz, ‘barışa evet’ dediklerini de pek duymadık. Zaten bunların barışla filan alakası yok. Bunlar bugüne kadar, benim Güney Doğu’da, Doğu’da bu kadar vatandaşım şehit edildi, bunlardan hiç şu anda içeride olan bu terör uygulayıcılarına yönelik en ufak bir açıklama duyduk mu? Duymadık. Çünkü bunlar, bu işin içindeler, bu senaryonun içindeler.
Kandil’e kadar gidip orada görüşmeler yapıp, ondan sonra yazdıkları kitaplarla kendilerine kaynak temin etmeye çalışanların, bugüne kadar bu teröristlerin karşısında dikildiğini hiç duyduk mu? Duymadık. Fakat şu anda PYD, YPG, DEAŞ, PKK bütün bu terör örgütlerinin, sınırlarımızda yapmış olduğu taciz harekatına veya hareketlerine karşı bizim uluslararası hukuktan doğan haklarımızı hazmedemeyen, bu sözde dernek veya sözde kişiler, kusura bakmasınlar, attığımız adım kararlı bir adımdır, milletin hakkı olan bir adımdır. Mazlumların, mağdurların bu hakkını da sonuna kadar koruyacağız.”
“İNANDIĞIMIZ BU YOLDA MEHMEDİMİZLE, MEHMETLERİMİZLE YÜRÜYORUZ”
“Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarına, uluslararası terör örgütleri tehditler sallayabilir ve bunlar da onların yanında yer alabilir.” diyen Erdoğan, bunun hiç önemli olmadığını, hak bilinen yolda sonuna kadar yürüneceğini ve bundan taviz verilmeyeceğini vurguladı.
Erdoğan, “Bu beyfendiler bugüne kadar hiçbir zaman yerli ve milli olmadılar. Bugüne kadar bu beyfendiler, bu ülkenin dertleriyle dertlenmediler. Bu beyfendiler, bugüne kadar hiçbir zaman kalkıp da acaba bu ülkede mağdur, mazlum olan insanlar, acaba et dağıtan Yasin’i öldürenler niçin öldürüldü? Yasin Börü ne yaptı da öldürüldü? Bunun hesabını sormadılar. 53 kişi bir günde öldürülüyor, ‘sokağa dökülün’ diyenler olmuş. Niye bunlar öldürüldü? Bunun hesabını sordular mı? Sormadılar. İşte biz bunların hesabını soruyoruz.” diye konuştu.
Çok sabrettiklerini, çözüm için çok gayret ettiklerini ama bu kişilerin ise hiç birinden anlamadığını belirten Erdoğan, artık bıçağın kemiğe dayandığını söyledi. Erdoğan, “Onun için de işte ayın 20’sinde adımı attık, şu anda inandığımız bu yolda Mehmedimizle, Mehmetlerimizle yürüyoruz.” dedi.
“AFRİN’DEKİ OPERASYON, SADECE TERÖR ÖRGÜTLERİNE, TERÖRİSTLERE YÖNELİKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin şu anda bir bütün, birlik ve beraberlik içinde olduğunun altını çizerek, anaların hepsinin dualarıyla yemekler hazırladıklarını ve cepheye gönderdiklerini dile getirdi.
“Beklenen gündü bugün ve beklenen gün hamdolsun geldi, çattı.” ifadesini kullanan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Süreç kararlı bir şekilde devam ediyor. Buradan tüm dünyaya bir kez daha ilan ediyorum. Türkiye’nin, Afrin’deki operasyonu sadece ve sadece terör örgütlerine, teröristlere yöneliktir. Avrupa Parlamentosunda bu harekatı bir ‘istila hareketi’ olarak göstermek isteyenlere de söylüyorum, gidin önce istilanın örneklerini geçmişte Libya’da arayın, Ruanda’da, Mali’de arayın. Hangi istila hareketini kimler nasıl yapmış, oralarda arayın. Hiçbir zaman Türk milleti, Türk ordusu müstevli olarak hareket etmemiştir. Burdan da Azeri milletvekili Seyidov kardeşime özellikle teşekkür ediyorum. Oradaki dik duruşundan dolayı kendisine teşekkür ediyorum.”
“SÖZDE TABİPLER ODASI, SEN NEREDEYDİN? SESİN ÇIKTI MI?”
Erdoğan, sivillere ve çevreye zarar vermemek için her türlü hassasiyeti gösterdiklerine vurgu yaparak, “Hatırlarsanız bölücü terör örgütü, çukur eylemleri sırasında da kadınları, çocukları, sivil halkı kendine kalkan yapmaya çalışmıştı. Sözde Tabipler Odası, sen neredeydin? Sesin çıktı mı? ‘Ya bu çukurlar niye açılıyor’ diye en ufak bir şey söylediniz mi? Evler arasında tüneller açılırken neredeydiniz? ‘Bu tüneller niye açılıyor’ diye bir şey sordunuz mu? Güvenlik güçlerimizin, bu operasyonlarda verdikleri şehitlerin önemli bir bölümü işte sivil halka zarar vermemek için sergiledikleri titizlikten, yaptıkları fedakarlıktan kaynaklanmıştır. Bundan dolayı da asla bir pişmanlığımız yoktur.” ifadelerini kullandı.
Birilerinin ısrarla “Bu operasyon kısa sürsün, sınırlı olsun” diye güya telkinde bulunduklarını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben de o birilerine telefon görüşmelerinde özellikle söyledim. Eğer biz devlet olarak sahip olduğumuz askeri gücü hoyratça kullanmaya kalksak, tanklarımızla, toplarımızla, uçaklarımızla, helikopterlerimizle önümüze gelen her şeyi dümdüz edip geçsek, bu operasyon birkaç günlük iştir. Ama biz en az kendi askerlerimizin emniyeti kadar, karşımızdaki güçlerin kalkan olarak kullanmaktan çekinmediği masum sivillerin can ve mal güvenliğini de hesaba katıyoruz. Çünkü biz Afrin’i işgale gitmiyoruz, tam tersine orayı terör örgütlerinden temizleyerek asli sahipleri için yaşanabilir bir yer haline getirmeye çalışıyoruz.
Nasıl El Rai, Cerablus, El Bab, bu bölgedeki 2 bin kilometrekarelik alanı, 100 bin insanın tekrar topraklarına, evlerine dönerek yerleşmelerine imkan sağladıysak, işte Afrin’de de aynısını yapacağız. Ve bizim ülkemizde 3,5 milyon şu anda mülteci var. Biz bu mülteci kardeşlerimizin kendi topraklarına dönmesini sağlayacağız. Afrin’deki, İdlib’deki bu mücadele bunun içindir. Bunu bilmeyen Batı, bunu da öğrensin. 3,5 milyon mülteci, Suriye’den bize geldi, acaba size ne kadar mülteci geldi? Acaba ülkenizde ne kadar mülteci var?”
Suriye’nin toprak bütünlüğü ile Suriye halkının huzur, güven ve refah içinde bir geleceğe kavuşması konusundaki samimiyeti bugüne kadar attıkları her adımda ispat ettilerini belirten Erdoğan, buna karşılık bölücü terör örgütünün, gittiği her yerde kan dökerek, insanların mallarını yağmalayarak, hatta ırzlarına tasallut ederek, ailelerden çocuklarını zorla kopartıp ölüme göndererek gerçek yüzünü ortaya koyduğunu ifade etti.
Erdoğan, her şeyin böylesine açık şekilde gözler önünde bulunduğu bir ortamda hala Türkiye’yi örtülü veya aleni tenkitlerle hatta tehditlerle yolundan döndürmeye çalışanların, saflarını terör örgütünün yanı olarak belirlediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Daha 7 gün oldu. Afganistan ne kadar sürdü? Yaklaşık 20 yıl. Irak ne kadar sürdü? Yaklaşık 18 yıl, hala oradasınız. Libya, Mali, Ruanda, buralar ne kadar sürdü? Bize bu aklı verenler biraz da kendileri kullansalar ne olur? Suriye’de diğer güçlerin yürüttüğü operasyonlar için ‘Bir an önce tamamlansın.’ çağrısı, hakikaten ‘Ya bu insanlar ne kadar gülünç.’ der hale getiriyor bizi. Peki iş Türkiye’ye gelince acaba bu acelecilik nereden çıkıyor? Eğer hepimizin ortak meselesi terörle mücadele ise bu konuda Türkiye’nin engellenmeye çalışılması değil, desteklenmesi gerekmez mi? AB, siz PKK’yı terör örgütü ilan etmediniz mi? Şu anda o kadar akıl tutulması var ki bunlarda, bir taraftan PYD’yi, YPG’yi terör örgütü olarak kabul etmeye başladılar, sağdan soldan. Kendilerine bütün belgeleri, bilgileri her şeyi veriyoruz fakat bir taraftan da silahlar gene onlara akıtılıyor. E bu ne menem iştir? Bir taraftan ‘PKK terör örgütüdür.’ diyeceksin, kendi vatandaşlarınız kollarda kokartlar, hatta en büyük üzüntümüz, Amerika’nın bayraklarıyla bu terör örgütleri, bu bölgede şu anda cirit atıyorlar. Bunu neyle izah edeceğiz? Sayın Başkan bize diyor ki ‘Bizi bu kadar eleştirmeyin.’ Tamam ama biz stratejik ortak olduğumuza göre bir stratejik ortak, stratejik ortağına böyle bir şeyi nasıl yapar?”
“NATO GENEL SEKRETERİNE TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in, “Türkiye şu anda kendisine yapılan bu taarruzlarda haklı olarak kendi hukukunu korumaktadır.” dediğini anımsatarak, bundan dolayı kendisine teşekkür ettiğini söyledi.
Stoltenberg bunu ifade ederken niçin ABD’nin bu işlerden bu kadar kadar uzak durduğunu soran Erdoğan, şunları kaydetti:
“Geçen akşam konuştuk, bunları kendisine açıkladık ama hala Türkiye’deki ABD karşıtlığından bahsediliyor. Biz böyle olsun istemiyoruz. Biz ABD ile beraber bu işleri yürütelim istiyoruz ama 5 bin tır, 2 bin kargo uçağı, bu kadar silahı buraya getirdiğinde benim milletim şunu soruyor: ‘Bu silahlar buraya niçin geliyor, bu silahlar kim için geliyor, peki bu silahlar kime karşı kullanılmak üzere buraya geliyor?’ Bizim vatandaşımızın bu soruları sorma hakkı yok mu? Tabii ABD’de bakıyorum, artık ABD halkı diyor ki ‘Biz vergileri bunun için mi veriyoruz, bizim dolarlarımız bunun için mi gidiyor? Burada artık yeni bir değerlendirmenin yapılması lazım.’ diyor. Sayın Başkan da ‘Biz bu kadar ekonomimizi güçlendirmeyi, bu silahları buralara göndermek için mi yaptık?’ diye, bunu bizzat bana da kendisi söyledi ama şimdi bakıyorum, o zaman bin 250 tırdı, şimdi 5 bin oldu, 2 bin kargo uçağı oldu. Bunlar tabii bizde soru işaretleri ortaya koyuyor. Ya bu işi yapacaksak, teröre karşı mücadeleyi vereceksek beraber vereceğiz, yoksa biz de teröre karşı mücadelede kendi göbeğimizi, kendimiz keseceğiz. Bunun başka izahı yok. Biz kendi kendimize yeteriz. Tarihte nasıl yettiysek, bugün de yeteriz ama amaçları terörle mücadele değil de Türkiye’nin sınırları boyunca bir terör koridoru oluşturmak, sonra da onun üzerinden bölgede bitip tükenmek bilmeyen bir kan ve can pazarı kurmaksa olanlara cevabımız şudur, biz Suriye’deki son terörist ortadan kalkana, bu ülke asli sahipleri için emin bir yer haline gelene kadar operasyonlarımızı sürdüreceğiz.”
“MÜNBİÇ’İN GERÇEK SAHİPLERİ ORADAKİ ARAP KARDEŞLERİMİZDİR”
Erdoğan, dün Fırat Kalkanı bölgesinde olduklarını hatırlatarak, şu anda İdlib’de geçici kontrol noktaları oluşturmaya devam ettiklerini vurguladı.
Afrin’deki operasyonun bugün yedinci gününe girdiğini aktaran Erdoğan, “Zeytin Dalı operasyonumuzu hedeflerine ulaşana kadar sürdüreceğiz. Ardından Münbiç’i, bize söz verildiği şekilde teröristlerden arındıracağız. Kimse bundan rahatsız olmasın çünkü Münbiç’in gerçek sahipleri bu teröristler değil oradaki Arap kardeşlerimizdir. Sonra da Irak sınırına kadar, hiçbir terörist bırakmayana kadar bu mücadelemizi devam ettireceğiz.” ifadelerini kullandı.
Her kim terörizme karşıysa bu mücadelede Türkiye’nin yanında olmasını istediklerini belirten Erdoğan, “Terör örgütlerini bir maşa gibi kullanarak Türkiye’nin birliğini, beraberliğini, güvenliğini tehdit edenler de kendileri bilirler.” dedi.
Erdoğan, Türkiye’de istiklal ve istikbali için ölmekten korkmayan, geri dönmeyi asla düşünmeden düğüne gider gibi cepheye koşan bir millet olduğuna işaret ederek, “Askerlerimizi, Mehmetlerimizi dinlediniz değil mi? Ne diyorlardı, ‘Afrin’e düğüne gidiyorum’, işte mesele bu. Ne diyorlardı ‘Kızıl Elma’ya’, hedef bu. Hepsinden öte bütün bizim askerimiz şehadete gidiyor şehadete. Bizim kutsalımız var. Onların böyle kutsalları var mı yok mu bilmem ama bizim kutsalımız var, kutsallarımız var.” diye konuştu.
Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale şehitleri için yazdığı, “Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber / Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.” dizelerini okuyan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Aynı fedakarlığı göze alan varsa buyursun. Bunu göze alamayan hiç kimse de bizi yalanlarla, tamamen oyalamaya dönük vaatlerle, arkası boş manevralarla yolumuzdan alıkoymaya çalışmasın. Biz o aşamaları çoktan geride bıraktık. Bir zamanların Türkiyesinde bu tür afra tafralar işe yarıyor olabilir. Bugünkü Türkiye, bambaşka imkanları, hedefleri, vizyon ve hayalleri olan bir Türkiye’dir.
Eğer bu Türkiye’yle birlikte yol yürümek istiyorsanız o zaman önce güvenliğimiz, huzurumuz, refahımız, geleceğimiz konusundaki hassasiyetlerimize saygı gösterilmesini bekleriz.”
“BATI BUNU GÖRÜYOR MU?”
“Dünya, kimsenin oyuncak gibi oradan oraya savurabileceği, masumların kanı ve feryadı üzerinde kendine güvenlik ve refah imparatorluğu kurabileceği bir yer değildir.” diyen Erdoğan, her gün böyle olmadığının yeni bir işaretinin ortaya çıktığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim kimsenin toprağında gözümüz olmadığı gibi kimsenin onuruna, haysiyetine, şerefine tecavüz etmek gibi de bir niyetimiz asla yoktur. Tek derdimiz, kendi sınır güvenliğimizi, vatandaşlarımızın emniyetini, öz kardeşlerimiz olan komşularımızın huzurunu sağlamaktır.” diye konuştu.
Erdoğan, şunları ifade etti:
“Daha iki gün önce bize operasyonu ne zaman bitireceğimizin sorulduğu Suriye tarafından atılan roketler, Kilis’te tarihi bir camimize ve sokaklara düştü. Bu, bizim bir ulu mabedimiz ve namaz esnasında düşünün, iki kardeşimiz şehit oldu. Peki Batı bunu görüyor mu? Yanında çok sayıda yaralımız var, Batı bunu görüyor mu? Hayır.
Ondan önce Reyhanlı ilçemize atılan roket ülkemizde yaşayan bir Suriyeli kardeşimizi şehit etti, onlarca vatandaşımız yaralandı. Batı bunu görüyor mu? Kilis’e, Hatay’ın diğer ilçelerine, Şanlıurfa’nın ilçelerine atılan daha başka roketler, açılan ateşler var. Bize ‘Operasyonu çabuk tamamlayın.’ diye akıl verenlere sesleniyorum: Sizin ülkenizin şehirlerine, hemen yanı başındaki yerlerden teröristler tarafından roketler atılsa, bombalar yağdırılsa, ateşler açılsa acaba siz ne yaparsınız? Kiliselerinizin tepesine roketler düşse, içinde dua eden insanlar hayatlarını kaybetse sizin tepkiniz ne olur?”
“SADECE SEYİRCİ BUNLAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa’da mescitlerin yakıldığına, cam-çerçeve indirildiğine, havalimanında yolculuk yapacak vatandaşların oralardaki PKK’lıların saldırılarına uğradığına dikkati çekerek, “Nerede güvenlik, emniyet güçleri? Onlar size emanet. Onların da orada güvenliğini sağlamanız gerekir. Sadece seyirci bunlar.” dedi.
Erdoğan, “Evlerinde, sokaklarında, iş yerlerinde güven içinde yaşaması gereken vatandaşlarınız her gün ‘Acaba bugün başıma bir roket düşer mi veya bir kurşuna hedef olur muyum?’ düşüncesiyle güne başlasa ey Batı, siz nasıl bir politika izlerdiniz? Biz bunların cevabını gayet iyi biliyoruz. Bunların değil böylesine büyük saldırılar, en küçük bir terör eylemi karşısında dahi tüm hak ve özgürlükleri askıya alarak ülkelerini adeta polis devletine çevirdiklerini biz çok iyi biliyoruz. Bizi Suriye konusunda eleştiren herkesi birazcık da olsa vicdanlı olmaya, empati yapmaya, kendilerini bizim yerimize koymaya özellikle çağırıyorum. Bunu başarabilirlerse işte o zaman bizi çok daha iyi anlayacaklardır.” değerlendirmesinde bulundu.
Zeytin Dalı Harekatı’nda yapılan saldırılarda asker ve sivil tüm şehitlere ve vatanlarını savunurken hayatlarını kaybeden Özgür Suriye Ordusu mensuplarına Allah’tan rahmet, yakınlarına ve millete başsağlığı dileyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bu vesileyle Özgür Suriye Ordusu’nu terörist olarak vasıflandıran terbiyesizlere de açıkça söylüyorum, benim Mehmet’imin yanında bu mücadelenin içinde yer alan Özgür Suriye Ordusu, şahsiyetli, onurlu bir mücadelenin onlar da askerleridir, kendilerini alkışlıyorum. Özgür Suriye Ordusu mensuplarına terörist diyenler, tam aksine YPG’nin, PYD’nin, DEAŞ’ın, PKK’nın tam benzerleridir, tam kendileridir.
Tabii bu vesileyle kahraman askerlerimize bir kez daha ‘Gazanız mübarek olsun.’ diyorum.”
“BUNLARIN İSLAM’LA ALAKASI YOKTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, camide ibadet, pazarda alışveriş yapanları hedef alan saldırıların bölücü terör örgütünün ahlak, ilke, değer, hukuk tanımaz karakterini bir kez daha gösterdiğine işaret ederek, bölücü terör örgütünün bu tarz saldırılarının yabancısı olmadıklarını anımsattı.
Geçen 34 yıl içinde bölücü terör örgütünün bu şekilde sayısız eylemine şahitlik ettiklerini vurgulayan Erdoğan, bunlardan birisinin de 2 yıl önceki çukur eylemlerinde örgütün roketlerinin hedefi olan Fatih Paşa, diğer adıyla Kurşunlu Camisi olduğunu hatırlattı.
Çukur eylemleri sırasında yüzün üzerinde ibadethane ve Kur’an kursunun da terör örgütü mensuplarınca yakılıp yıkıldığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:
“Bu PKK’nın, bu PYD’nin, bu YPG’nin, bu DEAŞ’ın yakından uzaktan İslam’la alakası yoktur. Bunların bizim dinimizle yakından uzaktan alakası yoktur. Ben bu ülkede saf, temiz Müslüman kardeşlerime sesleniyorum: Sakın ha aldanmayın. Bunlar, Allah tanımaz, İslam’ı tanımaz, Müslüman’ı tanımaz çünkü acımasızca mümin kardeşlerimizi katleden katillerdir.
Bunları Yasin Börü hadisesinde çok açık, net gördük. 53 kardeşimizin o katledilmesinde açıkça gördük.”
“CAMİYE YAPILAN SALDIRI, EYLEMLER ZİNCİRİNİN SON HALKASIDIR”
Ayrıca yüzlerce okul, kütüphane, medrese, ilim ve irfan merkezinin teröristlerin bomba ve kurşunlarının hedefi olduğunu anımsatan Erdoğan, “Bölücü terör örgütü kendisine ihale edilen proje gereği asırlardır, İslam’la, Kuran’la, ilim ve hikmetle yoğrulmuş bu topraklarda mukaddes dinimizin izlerini kazımak için her türlü alçaklığı sergilemiştir çünkü terör örgütü ve onların yandaşları biliyorlar ki onların panzehiri İslam’dır.” ifadelerini kullandı.
Terör örgütünün bunu iyi bildiği için de özellikle ilim merkezlerini yok ettiğini anlatan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Örgüt, Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyübi’nin torunlarını kimliksiz hale getirmek, kadim tarihiyle bağlarını koparmak için bilinçli bir politika izlemiştir. Sabah namazına giderken sırtından vurulan imamlar, öğrencilerinin gözü önünde katledilen öğretmenler, sokakta yürürken kurşunlanan alimler, kanaat önderleri ve siyasetçiler işte bu politikanın sonucudur. Bunların hepsi de çok bilinçli eylemdir çünkü bölücü terör örgütü her şeyden önce İslam düşmanı, Müslüman karşıtı bir örgüttür.
Kilis’teki camiye yapılan saldırı işte bu eylemler zincirinin son halkasıdır.”
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, bölücü terör örgütünün zarar verdiği diğer ibadethaneler gibi tarihi Çalık Camisi’ni de aslına uygun şekilde restore ederek, Kilislilerin hizmetine sunacaklarını kaydetti.
“Camilerimiz bizim bu topraklara vurduğumuz mühürlerdir.” diyen Erdoğan, Anadolu’daki her bir mescit, medrese ve kervansarayın bu coğrafyadaki “tapu senetleri” olduğunu belirtti.
Erdoğan, bölücü örgütün bu mühürleri asla sökemeyeceğini vurgulayarak, Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı ve diğer unsurlarıyla bu millet var oldukça, semalardan ezan sesinin, gönderde bayrağın dalgalanmasının asla eksilmeyeceğinin altını çizdi.
İstiklal Marşı’nın “Ruhumun senden İlahi şudur ancak emeli / Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli / Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli / Ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli.” dizelerini okuyan Erdoğan, “Bu kalleşler güruhunun bizi köklerimizden koparmasına ve kimliksiz hale getirmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.” dedi.
Erdoğan, daha düne kadar “Sırtımızı YPG’ye, PYD’ye dayadık.” diyerek, devlete ve millete meydan okuyanların da düş kırıklığı yaşadıklarını ve yaşamaya devam edeceklerini vurguladı.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 Milli Hakimiyet