22 Kasım 2024
  • Kocaeli17°C
  • İstanbul16°C
  • Ankara16°C
  • Rize17°C

UYARIYORUM!!! FAİZ FOBİSİ VE ENFLASYON’LA MÜCADELEDEKİ CİDDİYETSİZLİK! TÜRKİYE’DE EKONOMİK KRİZİ DERİNLEŞTİRECEK!!!

Aziz Gökhan Karakuş yazdı...

Uyarıyorum!!! Faiz Fobisi ve Enflasyon’la Mücadeledeki Ciddiyetsizlik! Türkiye’de Ekonomik Krizi Derinleştirecek!!!

25 Ocak 2021 Pazartesi 19:32

 Delilik: Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir. (  Albert Einstein )

                                                                              CumhurbaşkanıErdoğan’ın bir kez daha “faize karşıyım” mesajı vermesi yeni başkan Naci Ağbal ile üst üste faiz artırımına giden Merkez Bankasını yolundan saptırdı. Sayın Ağbal da selefleri gibi  olacağı endişesi  piyasaları yeniden tedirgin ediyor.  Merkez bankası doğruyu bilip Cumhurbaşkanı istemiyor diye yanlış yolda ilerliyor! Sayın Albayrak döneminde de aynı hata yapılmıştı. Faizler sert arttırılıp dolarda gevşeme görülünce enflasyonda düşüş beklenmeden hızlıca faiz indirimi yapıldı! 5.20 TL ‘ye kadar gevşeyen dolar kuru yeniden 8.47 TL seviyesine kadar hızla yükseldi ve enflasyonda artış hızlandı.

Biden’in göreve başladığı bu süreçte önümüzde Catsa yaptırımları ve bir çok politik, jeopolitik risk varken faiz artırımını dondurmak büyük bir hata oldu. %17 faiz bir süre daha doları frenler belki ama enflasyonu düşürmeye yetmez! Enflasyon yükseldikçe de dolar kurunu durdurmak imkansız. Bana göre faizler %20 seviyesine kadar yükseltilip sabırla beklenmeli ve enflasyonda tek haneler görülene dek indirime başlanmamalı. Umarım bu faiz dondurmanın ardından bir indirim serüveni başlamaz.

Şımarık iş insanları, ticaret odaları ve Türkiye ihracatçılar meclisi “-Sayın Cumhurbaşkanı’mız bizi faizlere ezdirmeyin!” vurgusu yaptı! Öz sermayesi yetersiz, sermayesi olsa da bankadan borçlanarak iş yapmaya alışmış, borçluluk oranları iflas seviyesinde olan sanayici ve iş insanları bugün en az hükümet kadar suçlu! Eline geçen her parayı ev, otomobil, arsa vs. almada kullanan iş insanları işlerini geliştirmediği gibi ucuz para ile hormonlu büyümeden öteye gidemediler. Cebinde 5 milyon olan iş insanlarının 30 milyonluk iş yapması bana göre finansal sistemin en büyük düşmanlarından.

Merkez Bankası, Cumhurbaşkanı ve iş dünyasına kulak verip enflasyon yerine faizleri düşürmeyi önemserse Türkiye finansal krizden kurtulamayacağı gibi devalüasyona giden geri dönülmez bir yola da girer!

Faizle mücadele etiğimizin onda biri enflasyonla mücadele etseydik dünyada bu kadar eksi faiz ve bol paranın olduğu ortamda faizlerimiz %17’lerde değil, %6 seviyelerindeydi! Artık bunu anlamalıyız; enflasyon sorunumuzu çözmedikçe faiz ve döviz şokları sorunumuzu çözemez, istikrarı sağlayamayız.

Enflasyonla savaşacağız mesajı verilmedikçe piyasalarda hiçbir şey düzelmeyecek. Faiz artışı ile dolar kuru 8.45’den 7.38’e kadar gevşedi. Enflasyona fiyatlama tam yansıyacakken Cumhurbaşkanı’nın şaka yapar gibi -ben faize karşıyım- açıklaması ile Merkez Bankası’nın Cumhurbaşkanından onay almadan faizi artıramayacağını bilen üretici ve yatırımcılar , enflasyonla mücadeleden vazgeçileceği tedirginliğine kapılıyor! ve yeniden dolar kuru yükselecek anlayışına yol açıyor. Dolayısıyla da üretici fiyatlarında gevşeme görülemiyor ve enflasyon düşmüyor.

Türkiye şunu anlamalı; aynı şeyleri tekrar, tekrar yapıp farklı sonuçlara ulaşamayız. Yalnızca bir sene Sayın Cumhurbaşkanı -faiz sebep enflasyon sonuçtur- demese bile belli bir miktar enflasyon düşer! Faiz sebep enflasyon sonuçtur anlayışının piyasalarda ve yabancı yatırımcılar gözünde sadece tedirginlik ve kur artışı dışında karşılığı yok! Görünen o ki merkez bankası yeni yönetimle de bağımsız hareket edemeyecek ve önümüzdeki günler enflasyon ve döviz kurunun yükselmesine gebe olacaktır. Umarım faiz artışları enflasyonda  tek haneler görülünceye kadar gerekli seviyede artırılır ve enflasyonda tek haneler görülene kadar da faiz indirimi yapılmaz!  

Sonuç olarak faiz, döviz artışı ve enflasyon semptomdur! Hastalık ise, üreten bir ülke olmamızdan, borçlanmaya ve ithalata dayalı, ucuz iş gücünü ve montaj sanayi üretimini ekonomik kalkınma sanan ekonomik büyüme modeline  sahip, suni büyümemizden kaynaklanmaktadır. Bu model sizi bir süre büyütüyor gibi görünse de gerçekte işsizlik ve borçlanmadan öteye gidemezsiniz.

Gerçek büyüme; kaliteli, yüksek eğitimli iş gücü, ağır sanayii, yüksek teknoloji, katma değerli ürün üretimi ve ihracına dayanan, gelişmiş hukuk ve eğitim sistemi ile desteklenmiş ekonomik model ile gerçekleşir. Dünya’da gelişmiş ülkelere baktığınızda gelişmelerinin sebebi tesadüf değil bu ilkelere sağdık kalmalarıdır.