TÜRKİYE ZİHNİYET REFORMU İLE ENFLASYONU YENEBİLİR!
Aziz Gökhan Karakuş yazdı...
06 Nisan 2022 Çarşamba 21:52
Türkiye ekonomisini düzeltmek için artık yapılması gereken şey ‘’Zihniyet Reformu’dur.’’
TARIM
Bir ülke düşünün verimli topraklara,genç nüfusa,harika bir iklime sahip olsun ve bu ülke buğday, ayçiçeği yağı, şeker, et, balık, sebze, meyve ithal etsin. Bugün Türkiye’de üretilen her üç ekmekten bir tanesi ithal!
Teknoloji üretemedin, araba, motor yapamadın onların zamanı geçmişti rakipler çok güçlüydü! Buğdayda, ette, balıkta, bakliyatta şekerde, domateste, bahanen nedir? Bunca hükümetler tarım bakanlıkları geldi geçti! Bugün bu noktaya nasıl gelindi? İklimiyle verimli topraklarıyla genç, insan gücüyle hazır bir Türkiye nasıl olurda tarım ürünleri ithal edebilir?
Yazılarımda ve katıldığım tüm televizyon programlarında sürekli uyardım dünyada tüm ülkeler tarım ihracatını yasaklıyor! Kıtlık geliyor dağı taşı ekmemiz lazım, dünyada yeni süper güçler gıdada
kendi kendine yetenler olacaktır dedim.
Her aklı başında vatan sever adam gibi söylediğimle kaldım! Türkiye şuan Osmanlının çöküş döneminde olduğu gibi rantçılar,dalkavuklar ve padişahım çok yaşa diyenlerle yönetiliyor.
Eğitimli, bilgi sahibi, ön görülü insanların onurlu bir duruşu olduğu için bu insanları kurulan rant sistemi öğütüyor. Bizim doğrumuz yanlış,onların yanlışı bile mükemmel bir fikir gibi servis ediliyor. Ağababaların cebi doluyor, halk fakirleştikçe fakirleşiyor.
Aşağıda konuyu ayrıntılı bir şekilde inceleyelim;
Hükümetin tarımdaki alım fiyat politikası ne yazık ki, üreten çiftçiden ucuza almak, dışarıdan pahalıya ithal etmek oldu. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) sezon başında açıkladığı alım fiyatları ile şu andaki ithalat fiyatları arasında en az 3 kat fark var.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 17 Mayıs 2021 günü 2021 yılı hububat alım fiyatlarını açıkladı. Ekmeklik buğday alım fiyatı ton başına 2 bin 250 lira, makarnalık buğday alım fiyatı ton başına 2 bin 450 lira olarak açıklandı. Arpa, çavdar alım fiyatı ton başına 1.750 lira olarak belirlendi. Kırmızı mercimeğin tonu 5 bin lira, yeşil mercimeğin tonu 4 bin 150 lira, nohutun tonunun 4 bin 50 liradan alınacağı ilan edildi.
TMO, açıklanan bu fiyatlardan ürün alamadı çünkü piyasa fiyatı bunun çok üzerine çıktı. İçerden bu fiyata ürün alamayan Ofis, yaptığı ihalelerle yurtdışından buğday, arpa, mısır ithalatı yaptı. Hem de çok daha yüksek fiyatlara.
Sadece ekmeklik buğday örneği vermek gerekirse, ilk ihale 30 Haziran 2021 tarihinde yapıldı ve buğday ithalatına ton başına ortalama 262,90 dolar ödendi. Kuraklık, pandemi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali gibi olayların da etkisi ile dünyada da fiyatlar arttı. TMO’nun son olarak Mart 2022’deki ihalelerinde buğdayın tonu 450 doların üzerine çıktı. Yani tonu 6 bin 750 lirayı buldu. Mayısta açıklanan alım fiyatının 3 katı bir fiyata buğday ithal edildi.
Mercimek, nohut gibi bakliyat ürünlerinde alım fiyatı ile piyasa fiyatı arasındaki fark çok daha büyük. Üretici haklı olarak “benden ucuza alınmak istenen ürün neden daha pahalıya ithal ediliyor” diye soruyor. Kaldı ki, açıkladığı fiyatla iç piyasadan ürün alamayan TMO artık ithalat ofisi gibi çalıştırılıyor.
Et ürünlerinde de durum çok farklı değil. Kendi halkını ekip biçmeye hayvancılığa yönlendirmek yerine yüksek fiyattan tarım ürünleri ve et ithal ederek yerli üretici bitiriliyor. 3-5 ithalatçının rantçınıncebi dolsun diye milyonlarca çiftçi yok ediliyor. Bu bilgilerden de anladığımız gibi buradaki sorun bir zihniyet ve ahlak sorunudur.
Başkanlık Sistemi
Türkiye Başkanlık sistemine geçtiğinden bu zamana yaklaşık dört yıl geçti. Bu kardeşinize yetkiyi verin enflasyonla, dövizle nasıl mücadele ediliyor görün deyip ekonomist olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı yetkiyi eline aldığından beri ülkenin iki yakası bir araya gelmedi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin resmi olarak başladığı 9 Temmuz 2018 tarihinde dolar 4,5 lira euro ise 5,3 lira civarında işlem görüyordu.
1 Haziran 2021'i dolar 8,51 lira düzeyinde kapatırken euro da günü 10,38 liradan tamamladı. Erdoğan'ın açıklamaları sonrasında ise dolar 8,8 liranın üzerine çıkarak rekor kırdı, euro da 10,7 liranın üzerini gördü. Gün içerisinde ise hem dolar hem euro biraz gerilese de yüksek seyrini sürdürdü. Daha sonra ne dolar, ne faizler, nede enflasyon durdurulabildi dolarda 18 lira, enflasyon da % 61, faizlerde örtülü % 40’lar görüldü. Bugün geldiğimiz noktada ise Dolar 14.70, Avro 16.20, enflasyon TUİK in açıkladığı makyajlı resmi verilere göre % 61 iken, serbest enflasyon ölçen kurumlara göre enflasyonun %110 ila % 147 aralığında olduğu söylenmektedir.
Acı olan hükümetin hala sorunu tespit edecek bir yeterliliğe sahip kadroları dahi bulunmamasıdır. Hükümet sanki ülkemiz güllük gülistanlıkmış gibi hala Suriye, Rusya,Ukrayna sorunlarına ara buluculuk yapmakla meşgul! Türkiye’nin en öncelikli sorunu şuan ekonomidir.
Rusya ile Ukrayna arasında ara buluculuk yapacaksın da sana madalyamı takacaklar? Orada at oynatanlar petrol ve zenginlik peşindeyken Türkiye saf bir çocuk gibi kullanılıyor. Sen Amerika, İngiltere değilsin. %61 enflasyonun var, senin ülken üretemiyor ??? fakirleşiyorsun, tefeci faizi gibi dolarla % 8’lerle borçlanıyorsun halkın fakirleştikçe fakirleşiyor ??? Süper güç oyunu oynayacak zamanın mı senin ????
ZİHNİYET REFORMU !
Türkiye bir şeyi çok iyi anlamalı,Türkiye’nin en büyük sorunu üretim sorunudur. Bugün Türkiye ithalat yapmadan ihracat yapamıyor.
Yaptığı ihracat kalitesiz olduğu için sürekli cari açık veriyor. Cari açık verince yurt dışından borçlanma ihtiyacı duyuyor, yurt dışından yüksek faizle dolar borç alıp ekonomisini döndürmeye çalışıyor bir yere kadar bu hikaye sürüyor döviz bulamadığı anlarda kurlar patlıyor Türkiye’de enflasyon yeniden herşeyi ele geçiriyor.
Enflasyonla mücadelede faiz sebep, enflasyon sonuç inanışı olan Cumhurbaşkanımız olduğu içinde döviz kurları kontrol edilemiyor ithalata dayalı üretim modeline sahip TÜRKİYE ‘de Global dalgalanmalar yüzünden %20 hissedeceğimiz enflasyonu %110 hissediyoruz. Türkiye bilim, hukuk ve liyakattan hızla uzaklaşıyor kaliteli iş gücü sürekli ülkeden ayrılıyor! Yabancı yatırımcı Türkiye'ye güvenmiyor sürekli döviz çıkışı oluyor. Döviz bulamayan Türkiye fakirleşiyor.
TÜRKİYE’DE DOLAR DEMEK MALİYET DEMEK !!
Türkiye’de üretilen hemen hemen her mamülün hammadde maliyeti dolarla yapılıyor. Türk lirasının dolar karşısında ciddi değer kaybetmesi demek zam ve dolayısıyla enflasyon demektir.
Doğru para politikası ile yönetilemeyen döviz kurları ile enflasyonu 2 birim hissedeceksek 8 birim hissetmemize neden oluyor. Bugün dolar kuru doğru yönetilebilseydi mazot 21.50 olmak yerine 11 TL’ den fazla olmayacaktı.
Üretimi yapmak için gereken şartların hazırlanması yerine Türkiye sadece günü kurtaran politikalarla ana sorundan uzak makyajlamayla ülkeyi yönetmeye çalışıyor. Otomobilin motoru yağ yakıyor kaportayı nekadar parlatırsan parlat eninde sonunda motor duracak otomobil yolda kalacak.
Döviz kurlarını kur korumalı hesaplarla, döviz satmak marifeti ile baskılamaya çalışan hükümet aynı Türkiye’nin gördüğü en kötü başbakanlardan Mesut Yılmaz ve Tansu Çiler ‘in yaptığı hatalara teker teker düşüyor.
Şunu iyi bilinki döviz kurunu nekadar baskılarsanız o kadar daha büyük patlayacak. Elinizde bir yay var oku içine yerleştirmiş durumdasınız yayı gerdikçe geriyorsunuz sonunda ne olacağı açık
...
Türkiye’de tarımdan, hayvancılık, sanayi, teknolojiye enflasyonla ve üretim sorunu ile ciddi mücadele edecek bir yönetim gelmedikçe, Türkiye adil bir hukuk sistemi liyakata dayalı bir atama, eleme ve denetim sistemi inşa etmedikçe! kurumlar bağımız ve birbirini denetler durum da çalışmadıkça hiç bir sorununu kalıcı olarak çözemez.
Türkiye de hükümetin sorunu çözümleyemeyeceği iktidarda kaldığı her gün dahada derinleştireceği yaptığı her hareketi ile tescillenmiş durumdadır.
İktidar ülkeyi biraz olsun seviyorsa derhal seçime gitmelidir. Geç kalınan her gün için her alanda fatura kabardıkça kabarıyor.
Türkiye‘de yeni bir hikaye ile, liyakat sahibi kadrolar ivedilikle göreve gelmeli ve bu padişahlığa benzeyen başkanlık sistemi derhal sonlandırılmalıdır.
Allah ülkemize bir daha bukadar rantçı, art niyetli, dalkavukların olduğu ülke batsa padişahım çok yaşa diyecek iktidarlar, milletvekilleri, bakanlar göstermesin.
Bir vatandaş olarak doğruyu görüp yanlışı yapanlara ve dinimiz İslam’ın arkasına saklanıp halkımızı aldatıp her türlü hokkabazlık şeytanlığı yapanlara hakkımı helal etmiyorum.
İşçi, işveren, sanayici, ev hanımı, emekçi kardeşim hepimiz aynı gemideyiz ben mazotu 22 TL ye alıyorsam sende 22 TL ye alıyorsun! Kimse sana yanlışı alkışladığın için mazotu 15 TL‘den verecek değil!
Ülkemizde liyakat esas alındığında her alanda pırlanta gibi kaliteli genç insan gücümüz var! Verimli topraklarımız, girişimci iş insanlarımız, coğrafi avantajlarımız var.
Bunları doğru kullanan orkestra şefi ve liyakat sahibi orkestra ile Türkiye dillere destan şarkıları ekonomiden, eğitim, bilim,teknoloji ve sanayiye besteleyebilir.
Türkiye gerçekten süper güç olacak imkanlara sahip tek ihtiyacı olan liyakat sahibi kadrolar üretimden yana bir zihniyet e sahip olmaktır.
Sayın Maliye Bakanı Nebati’nin Londra’da yaptığı konuşmada siz yeterki döviz getirin herhangi bir kamu kurumu size engel teşkil ederse arkamızda Cumhurbaşkanımız var bunları aşar istediğinizi veririz! demesi dahi Londra‘da alay konusu oldu ! Yabancı yatırımcı bu konuşmayı duyduktan sonra adeta kanı dondu !
Çünkü bir insanın sözüyle koskoca devlette bir iş hal oluyor kurumsal kültür, hukuk ve demokrasi çalışmıyorsa yarın şartlar değiştiğinde yabancının yatırımcı sermayesine, fabrikasına el konulacağını hakkını bile savunamayacağını düşünür! Bu tip ilişkiler ancak diktatör yönetimlerde mümkündür! Diktatörlükle yönetilen ülkelere Londra Batı sermayesi asla gitmez!
Maalesef bunu dahi bile bilemeyecek derecede utanç verici konuşması ile övünen bir adam bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin maliye bakanı konumundadır.
Bir vatan sevdalısı olarak bundan büyük bir üzüntü duyuyorum.
Bu ülke böyle yönetilmeyi,dalga geçilecek hale düşürülmeyi hak etmiyor. Umarım seçmeni de siyasetçisi de bu musibetten dersler çıkarır ve yeni bir zihniyet reformu ile ülkemizi hak ettiği değere ulaştırabiliriz.
Her şey elimizde tek yapmamız gereken hep birlikte her alanda üretken, hukukun üstünlüğünü kabul etmiş bir zihniyete bürünüp, günlük tartışmalarla, din, dil, ırk, mezhep ile uğraşmadan herkesin özgürce seçimlerini yaşadığı ileri demokrasi, bilim ve ilim yolunda Güçlü Türkiye’yi inşa etme fikrinde buluşarak geleceğe zenginleşerek emin adımlarla ve liyakatlı kadrolarla yürümektir.
Kalın Sağlıcakla ...
Aziz Gökhan KARAKUŞ
Sanayici – Ekonomist - İş insanı
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 Milli Hakimiyet