İyi ve kötü huylu olarak sınıflandırılan kemik tümörleri konusunda vakit kaybedilmeden uzman yardımı alınması ve gerekliyse kişiye özel tedavi planlaması yapılması gerekiyor. Çocukluk çağı veya 20’li- 30’lu yaşlarda tespit edilebilen iyi huylu kemik tümörleri bazen hiç tedavi gerektirmezken bazen de kemiğe zarar verecek durumda olması nedeniyle ameliyat gerektirebiliyor. Kemiğin kendi dokusu veya vücudun herhangi bir yerindeki kanserin kemiğe yayılmasıyla gelişen kötü huylu kemik tümörlerinde de erken teşhis ve tedavi büyük önem taşıyor. Ağrı ve şişlik ya da başka bir rahatsızlık nedeniyle çekilen röntgen filmleriyle tespit edilebilen kötü huylu kemik tümörlerinin tedavi planı; tümörün türü, evresi ve hastanın genel sağlık durumuna göre yapılıyor. Kötü huylu kemik tümörleri cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi ile tedavi edilebiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Devrim Özer, kemik tümörlerinin tanı ve tedavileri hakkında bilgi verdi.
Kemik tümörlerinin çoğunluğu kanserlerin yayılmasıyla oluşuyor
Kemik tümörleri, kemik dokusunun kendisinden olduğu gibi vücudun başka organlarındaki kanserlerin kemiğe yayılmasından da kaynaklanabilmektedir. Primer kemik tümörleri yani kemikte gelişen tümörler diğer tümörlere göre nadir görülmektedir. Tüm tümörlerin %1’i kemik dokusunun kendisinden kaynaklanmaktadır. Ancak kemik tümörlerinin büyük çoğunluğu başka organlarda oluşan kanserlerin kemiğe yayılması (metastaz yapma) ile ortaya çıkmaktadır.
Kemik tümörleri ağrı ve şişlik şikayeti ile kendisini belli edebilir
Kemik tümörleri genellikle tümörün bulunduğu kol bacak kemiklerindeki (ekstremite) ağrı veya şişlik şikayeti ile ortaya çıkar. Bazı durumlarda ise hastanın hiçbir şikayeti yokken başka bir sebeple çekilen röntgen filmlerinde ya da basit bir travma sonucu oluşan kırıkların tedavi sürecinde tesadüfen tespit edilmektedir.
İyi huylu kemik tümörleri tedavi gerektirmeyebilir
Kemik tümörleri iyi huylu(benign) ve kötü huylu (malign) olarak ikiye ayrılmaktadır. İyi huylu kemik tümörleri çoğunlukla çocukluk çağında veya 20’li ya da 30’lu yaşlarda tespit edilmektedir. İyi huylu kemik tümörlerinin sık görülenleri şunlardır;
• Fibröz kemik lezyonu (Non ossifiye fibrom)
• Basit kemik kisti
• Anevrizmal kemik kisti
• Osteokondrom
• Fibröz dizplazi
• Dev hücreli kemik tümörü
İyi huylu kemik tümörlerinin bazılarında tedavi gerekmez hasta sadece takip altında tutulur. Ancak teşhis edilen iyi huylu kemik tümörünün ilerleyici olması, kemiğe zarar verici olması durumlarında ameliyat gerekebilir. Agresif seyredenlerde ameliyata rağmen tekrarlama oranı ortalama %20 civarındadır. Bu nedenle hastanın birkaç kez ameliyat olması gerekebilir. Osteoid osteomalarda radyofrekans, ablasyon tedavisi, kriyo ablasyon tedavisi daha çok tercih edilmektedir.
Kötü huylu kemik tümörleri çocuklarda da yetişkinlerde de görülebilir
Kemikten kaynaklanan kötü huylu tümörlerin görülme oranları milyonda 1-2’dir. Metastatik kemik tümörleri yani başka organdaki kanserlerin kemiğe yayılması sonucu oluşan tümörler primer kemik tümörlerinden çok daha fazla görülmektedir. Primer kemik tümörlerinin hangi sebeple oluştuğu tam olarak bilinememektedir. Bazı genetik hastalıklara eşlik edebilmektedirler. Bu nedenle bu olgularda kemik tümörleri olabileceği akılda tutulmalıdır. En sık görülen kötü huylu primer kemik tümörleri şunlardır;
• Osteosarkom kemik tümörleri
• Ewing sarkomu
• Kondrosarkom kemik tümörleri
Kişiye özel tedavi başarı oranını artırıyor
Osteosarkom ve Ewing sarkomu daha çok çocuklarda ve genç erişkin insanlarda görülürken, kondrosarkom daha çok orta ve ileri yaşlardaki insanlarda görülür. Ağrı ya da şişlik şikayeti ile gelen hastalara röntgen, MR, bilgisayarlı tomografi ve kemik sintigrafisi yapılarak teşhis konulmaktadır. Kötü huylu kemik tümörlerinin tedavisinde hastaya aldığı tanıya göre farklı tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. Hastalara büyük çoğunlukla cerrahi işlem yapılması gerekebilmektedir. Ayrıca hastanın tanısına göre tedavi planına kemoterapi ve radyoterapi eklenebilmektedir. Kemik tümörlerinde tedavi sonrası nelere dikkat edileceği ve ne zaman normal hayata dönüleceği yapılacak tedavilere göre farklılık göstermektedir. Hastaların tedavi sonrası kontrolleri aksatmaması da çok önemlidir.