- Ergenekon davasında tahliye olan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un yaptığı özeleştiri başörtülü şehit annelerinin yüreğini dağladı.
Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un; “Bizim de hatalarımız, çelişkili tutumlarımız vardı. Mesela şehidimiz olduğu vakit gidiyoruz, şehidimizin başı örtülü annesinin elini öpüyoruz, ona anne diyoruz, sarılıyoruz, acısını yürekten paylaşıyoruz. Ama o anneler yemin törenine geldiklerinde başları örtülü diye içeri almıyoruz. İşte bu bizim çelişkimiz ve hatamızdı” açıklamasına başörtülü şehit annelerinden cevap geldi. 2005 yılında Hakkari Çukurca’da terör çatışmasında şehit olan Jandarma Komando Üsteğmen Adnan Bahat’ın annesi Emine Bahat, başörtüsü nedeniyle yaşadığı sıkıntıları anlattı. Evladını gerek askeri okul gerek görev yaptığı birliklerde ziyaret edemediğini belirten Emine Bahat, eve bir okul arkadaşı geldiğinde seccadeleri dahi sakladıklarını söyledi.
"Genelkurmay eski başkanı Başbuğ’un aklı başına yeni mi gelmiş" diyen şehit anası Bahat; şöyle konuştu:“Başörtülü aileyiz diye ne çektiğimizi Allah bilir. Bırakın başörtülü garnizona girmek, oğlum cebinde sakladığı başörtülü vesikalık fotoğrafımı bile görürlerse sıkıntı yaşarım diye iade etti. Bugün bu açıklamaların yapılması garnizonun kapısına gelip defalarca geri dönen bir anne olarak bizim yüreğimizi sızlatıyor. Bizim dinimiz gereği başımızı örtmemizden başka ne günahımız vardı. Ancak bütün bunlara rağmen yapılan bu açıklama gelecek için umut vermiştir. Bizim yaşadığımız sıkıntıları bundan sonraki başörtülü asker anneleri yaşamazlar diye umut ediyoruz. Yine de içimden Genelkurmay eski başkanının aklı başına yeni mi gelmiş diye sormadan edemiyoruz.”
Genelkurmay eski Başkanı Başbuğ’un yaptığı açıklamayı olumlu karşıladıklarını belirten Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Giresun Şubesi Başkanı Kemal Gemici ise; şunları söyledi: “Türk Silahlı Kuvvetleri vatan savunması için askere almış oldukları çocuklarımızı görüş veya inançlarına göre, annelerinin başı açık veya kapalı diye sınıflandırarak askere almıyor. Bu nedenle Başbuğ’un yıllar sonra yaptığı bu özeleştiri yerinde olmuş.”