Bakan Bozdağ, 'Hayır' çalışması yürüten Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nu eleştirerek, "Barolar Birliğinin levhasını değiştirsin Feyzioğlu.
CHP alternatif genel merkezi yazsınlar. Zaten Kılıçdaroğlu, tek başlı yönetime karşı çıkıyor. CHP’de bir eş başkanlık sistemi gelmiş olur. O genel merkezi Söğütlü’de idare eder, Feyzioğlu’da barolar birliğinde yapar. Geçinip giderler" dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 16 Nisan’da yapılacak olan referandum öncesinde Kocaeli'nde görev yapan yerel ve ulusal basının temsilcileri ile bir araya geldi. Ramada Otel'de düzenlenen programa Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Ali Kurt, İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan da katıldı.
"Cahilliğin dışa vurumundan başka bir şey değil"
Deniz Baykal'ın bir programda söylediği sözlerle ilgili değerlendirmede bulunan Bakan Bekir Bozdağ, "Deniz Baykal’ın yapmış olduğu açıklamayı talihsiz bir açıklama olarak görüyorum. İslam literatüründe açıklama yapacaksak veya siyasette bazı kavramlar kullanırken siyasetçilerimizin çok dikkatli olması lazım. Toplumun hassasiyetlerine, dinin değerlerine dikkat etmesi lazım. Maalesef sayın Baykal’ın yaptığı açıklama İslamın ve Müslümanların kabul ettiği peygamberlik yaklaşımıyla bağdaşmıyor. Keşke bir ilahiyatçıya sorsa, söylediği sözün ne anlama geldiğini bir müftüye sorsa, ona doğru cevapları verirlerdi. Bunun bir saygısızlık olduğunu Peygambere bir hadsizlik olduğunu kendilerine söylerler. Geçenlerde de İzmir Barosu bir video hazırladı. Orda da Hz Adem ve Hz Havva üzerinden bir anlatım yapıldı. Buda cahilliğin dışa vurumundan başka bir şey değil. Daha sonra sayın Kılıçdaroğlu’da 'bu İslam’da da caiz değildir' diye bir şeyler söyledi. CHP sistem değiştiriyor ama bilgi ile değiştirmesi daha temenni ettiğimiz bir şey. Din hakkında ki yanlış bilgiler ve bilgisizlikler ile bir değişiklikle ortaya kötü görüntüler çıkıyor. Sayın Baykal’a tavsiyem, CHP’ye tavsiyem, dinle ilgili konuşurken uzmanlara sorup konuşsalar, hem kendileri zarar görmez hem de yapmak istemedikleri bir saygısızlığın fotoğrafı ile karşı karşıya kalmazlar" dedi.
“Hollanda başbakanının yaptığı esasında bir çocukluk"
Hollanda başbakanının yaptığının bir çocukluk olduğunu ifade eden Bakan Bozdağ, "Kabul edilebilir bir şey değil. Bir ülkenin başbakanı kendi ülkesini ve kendi vatandaşını bu kadar küçük düşüren, itibarsızlaştıran, hem kendi halkı nezdinde hem de dünya milletleri nezdinde itibarsızlaştıran bir uygulamanın altına imza atmaması lazım. Hollanda başbakanı böyle bir uygulamanın altına imza attı. Hem Hollanda Anayasasında, hem insan hakları sözleşmelerinin, hem demokrasiyi hem hukukun evrensel ilkelerini, hem de uluslararası ilişkilere dahil Viyana sözleşmesini ayaklar altına alan bir uygulama yapıldı. İfade özgürlüğü, seyahat özgürlüğü, toplanma hakkı bunların tamamı çiğnendi. Avrupa ülkeleri bu hak ihlali karşısında, insan haklarının ayaklar altına alınması karşısında maalesef sessiz kaldılar. Ben, "Hollanda Başbakanı yanlış yapmıştır, Hollanda hükümetinin uygulaması yanlıştır. Bu yanlışlıktan derhal dönülmeli' diye açıklamalar beklerdim. Böyle bir açıklama olmadı. Avrupa’da yükselen ciddi bir ırkçılık var, ayrımcılık var, yabancı düşmanlığı, İslamafobi ve Türkiye karşıtlığı var. Bu bir hastalık. Bunlar sağlıklı insanların yapabileceği bir şey değil. Hasta insanlar yapar. Bu hastalıklara karşı Avrupalıların mücadele etmesi lazım. Almanya, Avusturya, Holllanda dahil bir çok ülke ırkçılık, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı gibi hastalıklara prim veren açıklamalar yapıyor. Böyle devam ederse Hollanda başbakanı günü gelecek kendi de konuşamayacak. Bu hastalıkların olduğu yerlerde huzur barış hiçbir şey uzun ömür olmaz. Hollanda vatandaşlarına çağrıda bulunuyorum, sesini yükseltemeyen başbakan değil, sesini yükselten idareciler bulun ve sizde sesinizi yükseltin" diye konuştu.
Almanya'nın mektubu
Almanya'nın gönderdiği mektupları değerlendiren Bakan Bekir Bozdağ, "Almanya Adalet Bakanı darbe teşebbüsünden sonra bana bir mektup gönderdi. Arkasından bir başka mektubu daha geçenlerde gönderdi. Biz birinci mektubu kaale almadık ama ikinci mektup gelince iki mektuba birlikte cevap vermek zaruretinde kaldık. Her iki mektupta da diplomatik nezaketten uzak Türkiye’yi haksız yere suçlayan, terör örgütlerinden etkilenerek kaynak alınan mektuplar. Bu mesnetsiz yaklaşımlara ve diplomatik nezaketten uzak üsluba cevap verdik. Türkiye hakkında karar alanlar, Türkiye’yi terör örgütlerinin PKK’nın, DHKPC’nin, FETÖ’nün yada başka terör örgütlerinin ortaya koydukları çerçeveden bakarlarsa, onların anlatımları üzerinden Türkiye’yi değerlendirip kanaat oluştururlarsa, Türkiye hakkında doğru kanaat oluşturamazlar. Şuan birçok ülkede terör örgütlerinin oluşturdukları algı üzerinden Türkiye’yi değerlendiriyorlar. Türkiye gerçekleri ile bağdaşlaşmayan, terör örgütlerinin anlattıklarını Türkiye’nin gerçekleriymiş gibi aktaranlara karşı bizim tutumumuz nettir. Türk yargısı bağımsız bir yargıdır. 'Deniz Yücel'i serbest bırakmazsanız adil yargılama olduğuna inanmayız.' diyor, bir yandan da, 'Bağımsız yargı' diyor. Bir yandan da Türkiye’nin Adalet Bakanına, 'Yargıya müdahale edin, müdahale etmezseniz serbest bırakmazsanız biz sizin yargınızın bağımsız olduğuna inanmayız' diyorlar. Türkiye yargısı Alman yargısından daha tarafsız, daha adil daha bağısız bir yargıdır. 2016 yılında camilere 92 saldırı oldu, bunların neredeyse yüzde 90’ı hala aydınlatılamadı. Almaya’da terör örgütü üyeleri ve darbeciler geziyor. Her türlü terör faaliyetlerini özgürce yapıyorlar. Sonra kalkıp Türkiye’ye onların dilinde mektup yazıyorlar. Bu kabul edilebilir değildir" şeklinde konuştu.
"Barolar Birliğinin levhasını değiştirsin Feyzioğlu. Alternatif CHP yazsın"
Baroların avukatlarla ilgili temsil örgütleri olduğunu hatırlatan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Türkiye’de Barolar birliği, hekimler birliği gibi örgütler temsil ettiği görevi sunmuyorlar. Barolar birliği başkanı avukatların haklarını temsil eden bir başkan değil. Barolar CHP’den daha çok siyasetin içinde. Diğer partilerden daha çok politikanın içerisinde. Barolar birliği başkanı, CHP genel başkanı havasında. Genel başkan olmak istiyorsan girersin partide yarışırsın olursun. Kılıçdaroğlu'nun işi zor. Ben buradan sayın Feyzioğlu'na şunu hatırlatmak istiyorum. Ya barolar birliği, yada CHP genel başkanlığına aday olun. Bugün barolar birliği, avukatların hakkını bırakmış siyasete düşmüş. Sadece halk oylaması konusunda değil. Gündemin politikanın her zaman içerisindeler. Ne hikmetse hep CHP’nin yanında. CHP’nin tarafında. Hep aynı istikamette. Onun dışında doğru yok. Hep beraber aynı istikamete koşuyorlar. Avukatlara sesleniyorum, sizin hakkınızı savunması gereken örgütünüz sizin hakkınızı savunarak ne yaptı. Türkiye İnsan Hakları Derneği sadece teröristlerin hakkı için koşuyor. Başka insanlar yok mu? Niye onların hakkı için koşmuyorsun. Nerede bir PKK'lı, DHKP-C'li var onların hakları için koşuyor. Kocaeli’de sıradan bir çiftçinin başına olumsuz bir şey gelmiştir. Bir günde çiftçinin hakkı için koştular mı? STK'lar ideolojilerin esirleri olurlarsa, o zaman o ideolojilerin dışındaki insanların hiçbirisine sahip çıkmazlar. Barolar Birliğinin levhasını değiştirsin Feyzioğlu. CHP alternatif genel merkezi yazsınlar. Zaten Kılıçdaroğlu, tek başlı yönetime karşı çıkıyor. CHP’de bir eş başkanlık sistemi gelmiş olur. O genel merkezi Söğütlü’de idare eder, Feyzioğlu’da barolar birliğinde yapar. Geçinip giderler. İdeolojik kamplaşmanın gruplaşmanın içindeler. Siyaset peşindeler. O zaman git aday ol. Baro başkanlıkları partilerin genel başkanlığına atlama taşı değil. Bu rüyanızın peşinden koşun, ilk seçimde CHP kongresinden aday olun”