Uzun bir aradan sonra ben..
Bir koşuşturmaca içerisindeydim ki sormayın. Bir çoğunuz biliyorsunuzdur sigorta sektöründe çalışıyordum. Artık dedim ki “Zeynep kendi ofisini açma zamanın geldi” ve şükür ki ofisimi açtım.
Bu koşturmacada sizlerden biraz ayrı kaldım. Özlemişim yazmayı itiraf ediyorum.
Özlemek demişken, insan birçok şeyi özlüyor. Mesela ben bu aralar en çok çocuklarımın küçüklüğünü özlüyorum. Malum şimdikiler farklı jenerasyon.
Hani ergenler yaa!
1977 model biri olarak (Sigortacı olduğumdan yaşımı bile böyle söylüyorum artık:) bizim zamanımızda ergenlik falan bilmezdik. Hele anneye-babaya “ergenim ya” diyerek duygu sömürüsü falan hak getire:)
Biz kim ergenlik kim..
Şimdikiler ise bizden ayrı takılıyorlar. Tatile çıkıyoruz “ben gelmem” Onu yapalım “ben yapmam”.
Vallahi çocuklarımız küçükken iyiymiş. Ellerinden tutup istediğimiz yere götürebiliyormuşuz itiraz yok, isyan yok miss..
Bilmiyorum aynı düşüncede misiniz benimle?
Bazen içimden diyorum ki hay sizin ergenliğinize:)
Hatırlıyorum ben aynı yaşlarda iken ailecek misafirliğe giderdik çay bile ikram edilse bize, büyüklerimizin gözüne bakar, onay alır öyle içerdik. Şimdi nerdeeee..
Galiba ben çocukluğumu da özlemişim:)
Tabii nesil farkı diyoruz.. Teknoloji çağı diyoruz.. Ergenlik diyoruz..
Birde yazıyı yazarken kızım geldi yanıma, okudu. Ada “Anne artık bu devir böyle, alışman lazım” demez mi?
Ben: “Kızım ben taş devri kadınıyım, sizde bunu bilin” dedim, güldük birlikte :)
Bizim evde durumlar böyle. Bir şekilde gülerek ve birbirimizi anlamaya çalışarak geçiyor zaman..
Tüm çocuklarımızın yolu açık olsun, yolunuz düşerse ofisim Çayırova Belediye’sinin karşısında beklerim efendim..
Sağlık ve sevgiyle kalın.
Rastgele İnsanlık…