Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa ile son dönemde bölgesel ve ikili ilişkilerde atılan adımların iyi yönde olduğunu belirterek, iki ülke ve Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği açısından yeni bir döneme girildiğini ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'dan umutlu olduğunu söyledi.
Fransa ziyaretinin Avrupa ile yeniden yakınlaşma amacı güdüp gütmediği yönündeki soruyu Erdoğan, "2018'in ilk ziyaretini Avrupa'da Fransa'ya, dostum Macron'a gerçekleştireceğim. Tabii ki bu ziyaretin çok farklı bir önemi var. Zira Fransa ve Türkiye arasında siyasi, stratejik, ekonomik alanlar başta olmak üzere birçok alanda atılacak adım var. Bu ziyarete çok önem veriyorum. Bir güne sığdırılacak bir ziyaret olacak. Bu bize yeterli değil tabii ki ama bir ilk adım olacak ve umuyorum farklı bir şekilde devamı gelecek." şeklinde yanıtladı.
"HAKKINI VERECEĞİNE İNANIYORUM"
Erdoğan, Almanya'da Angela Merkel'in zorluklarla karşı karşıya olduğu bir dönemde, Macron'un, AB'nin sürükleyici lideri olarak görülüp görülmediği sorusuna, "Her şeyden önce Fransa farklı bir pozisyona sahiptir. Bu, geçmişten beri devam eden bir tavırdır ve AB içerisinde Almanya olsun, Fransa olsun, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak, kesintisiz 15 yıl boyunca görev yaptım ve ne olup bittiğini görme fırsatım oldu. Bu 15 yıl içinde (Jacques) Chirac ile sorunsuz bir iletişimim oldu. Daha sonra (Nicolas) Sarkozy döneminde başka bir periyot geçirdik." cevabını verdi.
Türkiye ile AB arasındaki ilişkide Fransa'nın katkısına ve bu yöndeki tavrına dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sayın Macron’la bir dönemin içerisine girdik. İyi bir başlangıç Sayın Macron’la yaptık. Yani bölgesel konularda olsun, ikili ilişkilerde olsun, Sayın Macron’la attığımız adımlar gayet iyi bir şekilde gelişiyor ve kendisinden ümitliyim. Özellikle savunma sanayi alanında Fransa-İtalya ve Türkiye olarak üçlü bir işbirliği söz konusu. Sanıyorum bu aynı zamanda bu üç ülkenin dayanışması açısından oldukça önemlidir. Bu bakımdan ben Sayın Macron’un Avrupa Birliği’ndeki yerini önemsiyorum ve bunun hakkını da vereceğine inanıyorum."
"GEREKLİ ADIMLARI ATACAĞIZ"
Görüşmede güvenlik konusunun da gündeme geleceği belirtilerek, "Suriye'deki savaşın ilk günlerinden itibaren bölgeye giden Fransız savaşçıların Türkiye'den geçtiği ve savaşın sona erme aşamasında bu kişilerin yeniden aynı yolu kullanarak Fransa'ya dönecekleri yönündeki endişeler" ile ilgili soruya Erdoğan, "Tabii liderlerin bu tür konularda endişe duymaları haliyle normal. Fakat Türkiye DEAŞ ile mücadele olsun veya daha genel olarak yabancı savaşçılarla mücadele konusunda oldukça hassastır. Biz bunları asla affedemeyiz. Bu konuda bizimle dayanışma içinde olan tüm ülkelerle gerekli adımları atacağız." dedi.
Erdoğan yabancı savaşçılar konusunda artık ciddi bir endişenin söz konusu olmadığını kaydederek, şöyle devam etti:
"Eğer bu ülkelerden gelen yabancı savaşçılar bizim ülkemizi geçiş noktası olarak kullanıp bir yerlere gidiyorlarsa, biz, bizimle iş birliği yapan tüm ülkelere destek vermeye hazırız. Mesela Suriye'ye geçen yabancı savaşçılar konusunda, biz çok büyük sayıda yabancı savaşçıyı yakalayarak geldikleri ülkelere gönderdik veya ülkemizde tutukladık. Gelecek dönemde de bu kararlılığımız, aynı şekilde devam edecektir. Dikkatinizi çekerim, yüzlerce yabancı savaşçıdan değil, binlercesini yakaladığımızdan bahsediyoruz. Biz bunları kesinlikle affetmedik ve ilgili ülkelerin istihbarat servisleriyle iletişime geçtikten sonra geri gönderdik. Yaklaşık 5 bin 600 yabancı savaşçıyı yakalayarak sınır dışı ettik. Bunun yanında 54 binine de Türkiye'ye giriş yasağı koyduk."
"DESTEKLEDİM FAKAT ANLATAMADIM"
Erdoğan, Fransa ve Türkiye'nin Beşşar Esed'in gidişini talep etmesine rağmen Esed'in hala "görevi başında" kalmasını başarısızlık olarak görüp görmediğinin sorulması üzerine "Bu konuda Fransa ile bizim fikir birliği içinde olmamız çok önemlidir. 1 milyona yakın vatandaşının ölümüne sebep olmuş bir devlet başkanından bahsediyoruz. Bu bizim gibi barış ve insanlık için mücadele eden liderler açısından kabul edilemez bir durumdur. Biz 15 yıl önce görüşüyorduk. Kendisine çok tavsiyelerde bulundum. Demokrasiye doğru adımlar atmasını söyledim. Suriye'nin kuzeyinde yaşayan Kürtlere kimlik kartı vermiyordu ve 'Neden vermiyorsun, bunların hepsi senin vatandaşın' diye soruyordum. Demokrasiye geçiş için destekledim fakat anlatamadım zamanında. Daha sonra geldiğimiz durum ortada." ifadelerini kullandı.
Bugün Suriye'nin neredeyse bölünmüş durumda olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Bir tarafta koalisyon tabii ki, diğer tarafta Rusya, İran ve Türkiye. Burada bu üç ülke olarak çabamızın tek nedeni var, Suriye'ye en kısa zamanda barışın gelmesi ve Suriye’den terör örgütlerinin çıkmasıdır." diyerek tüm terör örgütleriyle mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
"TÜM BUNLAR KABUL EDİLEMEZ"
Bir terör örgütü olan DEAŞ ile başka bir terör örgütüyle iş birliği yaparak mücadele edilemeyeceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Biz ABD ile stratejik ortağız fakat PKK, PYD ve YPJ ile Suriye’ye yerleşti. Kim var bunların arkasında, ABD’nin desteği var. ABD bu terör örgütlerine 3 bine yakın tır içinde silah göndermiştir, zırhlı taşıyıcı ve tank göndermiştir. Siz bir yandan 'Terör örgütlerine destek vermeyin' diyeceksiniz, öte yandan da DEAŞ terör örgütüyle başka bir terör örgütüne destek vererek mücadele edeceksiniz. Sayın Trump’a bunların hepsini söyledim. ‘Neden bu mücadeleyi terör örgütleri ile beraber sürdürüyorsunuz?’ dedim. Maalesef bir sonuca varamadık. Bugün bile ABD askerleri bu teröristlerle yan yana görünüyor, birlikte fotoğraf çektiriyorlar. ABD bayrağı terör örgütlerinin bayrağının yanında sallanıyor. Tüm bunlar kabul edilemez."
Türkiye'nin 2015'teki göç ve sığınmacı krizinde büyük bir sorumluluk göstermesiyle Avrupa'dan bunun karşılığında ne istediğinin sorulması üzerine Erdoğan, "Sınır kontrolleri konusunda biz Avrupalılardan çok şey istemedik. Biz onlara, 'Sizin sınırlarınız sizler için ne kadar önemliyse, bizimkiler de bizim için aynı derecede önemli. Şu anda Suriye ile sınırımız 911 kilometre. Irak ile sınırımız 350 kilometre. Ben sınırımı korumak için gerekli adımları atmalıyım. Fırat Kalkanı operasyonunu bu nedenle gerçekleştirdik." değerlendirmesinde bulundu.