"Erdoğan kaybetsin de ne olursa olsun" diye bir akıl tutulması yaşıyorlar. Bunu açıkça görüyorum. Türkiye PKK, DHKP-C, DEAŞ ve Paralel tehtidiyle mücadele ederken küçük hesaplar peşinde koşanları şiddetle kınıyorum. 1 Kasım'da milletimiz inanıyorum ki bütün bu olanların hesabını birilerine soracaktır.
Türkiye siyasi belirsizlik ortamından geçiyorsa bunun sorumlusu iktidar partisi yada bir kişi midir? Şiddeti tercih eden siyasi partinin yaşananlarda hiç sorumluluğu yoktur. Tayyip Erdoğan düşmanlığında terör örgütü paralel örgüt ya da uluslararası lobilerle aynı çizgide hizalananlar sorumluluğunu görmezden gelebilir miyiz?
Çözüm sürecinde açılan eller malesef karşılığını bulmadı. Çatışmaları başlatan, çözümü bitiren terör örgütü ve onun uzantısı olan siyasi partidir. Terör örgütünün silahları bırakmasının dışında görüşülecek müzakere edilecek bir şey yoktur.
Şu ana kadar örgüte yurt içinde ve yurtdışında çok ciddi zararlar verildi. Son gelişmeler de onun paniğidir. Örgütün verdiği kayıplar binlerle ifade ediliyor. Güvenlik güçlerimizin ve adalet teşkilatımızın çalışmalarıyla bu yapıda çökertilecektir. Şehitlerimizin acıları yüreklerimizi dağladığı kadar, bize çok büyük bir güç de veriyor.
Canlı yayında 400 milletvekiliyle ilgili soru soruyor. Ben 7 Haziran öncesi Kırşehir'deki bir toplu açılışta söylediğim 400 milletvekilini alacak bir partiyle Yeni Türkiye Yeni Anayasa olabilir inşa edilebilir diyorum. Hemen twetler atılıyor.
Bu ülkede şehitler tepesi hiç boş kalmadı. Öyle görünüyor ki boş da kalmayacak. Milletimize başsağlığı diliyorum. Milletimizi Anadolu'dan sökmeye çalışanlar hep hezimete uğradı, yine öyle olacak.
Yöntemde ve söylemde anlaşamıyor olabiliriz ama hedefte ortak olmalıyız. Terör örgütünün saldırılarını açıkça ve mertçe kınamayanların bu milletle sorunu vardır.
Türkiye siyasi belirsizlik ortamından geçiyorsa bunun sorumlusu iktidar partisi yada bir kişi midir? Şiddeti tercih eden siyasi partinin yaşananlarda hiç sorumluluğu yoktur. Tayyip Erdoğandüşmanlığında terör örgütü paralel örgüt ya da uluslararası lobilerle aynı çizgide hizalananlar sorumluluğunu görmezden gelebilir miyiz? -
"Erdoğan kaybetsin de ne olursa olsun" diye bir akıl tutulması yaşıyorlar. Bunu açıkça görüyorum. Türkiye PKK, DHKP-C, DEAŞ ve Paralel tehtidiyle mücadele edersen küçük hesaplar peşinde koşanları şiddetle kınıyorum. 1 Kasım'da milletimiz inanıyorum ki bütün bu olanların hesabını birilerine soracaktır.
Tüm milletime siyasetçilere medya mensuplarına aydınlara seslenmek istiyorum. Her karışıyla Anadolu ve Trakya toprakları hepimizin ortak vatanıdır. Bu ülkeye, Türkiye Cumhuriyeti devletine herkesin ihtiyacı var. Türkiye bizim ortak hayat alanımız, ortak sevdamız, ortak geleceğimizdir. Bunun için beraberliğimize sahip çıkmalıyız. Yani yerli olmalıyız. Yerillik gerektiğinde kendi çıkarlarımızdan vazgeçmemizi gerektirmektedir.
Türkiye siyasi belirsizlik ortamından geçiyorsa bunun sorumlusu iktidar partisi yada bir kişi midir? Şiddeti tercih eden siyasi partinin yaşananlarda hiç sorumluluğu yoktur. Tayyip Erdoğan düşmanlığında terör örgütü paralel örgüt ya da uluslararası lobilerle aynı çizgide hizalananlar sorumluluğunu görmezden gelebilir miyiz?
"Erdoğan kaybetsin de ne olursa olsun" diye bir akıl tutulması yaşıyorlar. Bunu açıkça görüyorum. Türkiye PKK, DHKP-C, DEAŞ ve Paralel tehtidiyle mücadele edersen küçük hesaplar peşinde koşanları şiddetle kınıyorum.
1 Kasım'da milletimiz inanıyorum ki bütün bu olanların hesabını birilerine soracaktır.
Devlet çarkı biraz ağır işler bu çark dönmeye başladığında da hiçbir örgütün, terörün, algı operasyonlarının bu çark karşısında durmasına imkan yoktur. Hiçbir terör örgütü duramaz. Bu sözlerimin de altını çiziyorum.
Çözüm sürecinde açılan eller malesef karşılığını bulmadı. Çatışmaları başlatan, çözümü bitiren terör örgütü ve onun uzantısı olan siyasi partidir.
"ERDOĞAN FANİDİR"
Halbuki Tayyip Erdoğan fanidir. Ama bu ülke, bu devlet bizden sonraki nesillere de lazımdır. Yarın bizler toprak olup gittiğimizde, çocuklarımıza torunlarımıza güçlü bir ülke bırakmak hepimizin en başta gelen görevi değil midir? Unutulmamalıdır ki söylenen her söz, tutum, tarihe atılan bir imzadır. Geçmişteki yanlışlarıyla, hatalarıyla, gafletleriyle, ihanetleriyle ülkemizin bugününe etki yapmış olan herkes bu kıstaslarla değerlendirilmektedir.
ERDOĞAN'DAN ÇARPICI 2. VİYANA KUŞATMASI ÖRNEĞİ
İkinci Viyana kuşatması sırasında, kendince Osmanlıya ders vermek isteyen Murat Giray’ın ihanetinin sonuçlarını çok iyi biliyoruz. Bulgar ordusunun, iç siyasi çekişmeden “Enver gireceğine, Bulgar girsin” diyenlerin ihanetini çok iyi biliyoruz.
"ERDOĞAN KAYBETSİN DE TÜRKİYE'DE NE OLURSA OLSUN..."
“Erdoğan kaybetsin de Türkiye ne olursa olsun” gibi bir akıl tutulmasına kapılanların olduğunu görüyoruz. Şahsen ben yaptığım her şeyin hesabını bu dünyada milletime, ebedi dünyada rabbime vermeye hazırım. İşte şimdi önümüzde 1 Kasım var. Milletimiz inanıyorum ki bütün bu olanların hesabını birilerine soracaktır. Diğer zamanlarda, hele terör gibi hayati meselede ihtiyacımız olan birliktir, beraberliktir. Türkiye’nin iktidar partisi kadar muhalefet partilerine de ihtiyacı vardır.
"BU DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK MESELESİ DEĞİLDİR"
Dünyanın hiçbir yerinde ne siyasetçilerin, ne medyanın, ne de aydınların kendi devletinin aleyhinde yalanla iftirayla gerçek dışı algılar oluşturarak çalışma hakkı yoktur. Bu demokrasi ve özgürlük meselesi değildir. Tam tersine bu kendi ülkesine yabancılaşma, ihanet sorunudur. Al bayrağa sarılı tabutlarını omuzlarımızda taşıyarak toprağa verdiğimiz her şehidimizin acısı yüreğimizi yaksa da milletimiz müsterih olsun diyorum.
Devlet çarkı biraz ağır işler. Ama bu çark bir dönmeye başladığında da önünde hiçbir gücün, çetenin, örgütün, algı operasyonunun durabilmesi mümkün değildir. Bunun da altını çiziyorum.
"ÖRGÜTE ÇOK CİDDİ ZARARLAR VERİLDİ"
Şu ana kadar örgüte yurt içinde ve yurtdışında çok ciddi zararlar verildi. Son gelişmeler de onun paniğidir. Örgütün verdiği kayıplar binlerle ifade ediliyor. Güvenlik güçlerimizin ve adalet teşkilatımızın çalışmalarıyla bu yapıda çökertilecektir. Şehitlerimizin acıları yüreklerimizi dağladığı kadar, bize çok büyük bir güç de veriyor.
"BİZİ EN AZ ŞEHİTLERİMİZ KADAR ÜZÜNTÜYE BOĞAR"
Vatandaşlarımızdan sağduyularını, metanetlerini muhafaza etmelerini özellikle rica ediyorum. Bizim mücadelemiz sadece ve sadece terörizme ve teröriste karşıdır. Ekmeğinin peşinde olan, teröristle hiçbir ilişkisi olmayan herhangi bir vatandaşımızın zarar görmesi bizi en az şehitlerimiz kadar üzüntüye boğar. Güvenlik güçlerine yardımcı olarak, tahriklere gelmeyerek üzerimize düşenleri yerine getirmiş oluruz diye düşünüyorum.
400 MİLLETVEKİLİ AÇIKLAMASI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, YÖK'te yaptığı konuşmada şunları söyledi;
Canlı yayında 400 milletvekiliyle ilgili soru soruyor. Ben 7 Haziran öncesi Kırşehir'deki bir toplu açılışta söylediğim 400 milletvekilini alacak bir partiyle Yeni Türkiye Yeni Anayasa olabilir inşa edilebilir diyorum. Hemen twetler atılıyor.
BU KADAR SAPTIRMA OLUR MU?
Basınsa amiral gemi olduğunu iddia eden bir medya 'Yani 400 vekili alsaydınız Dağlıca olmayacak mıydı?' Bu kadar hedef saprıtma olur mu? Sonra 10 dakika geçiyor. Sonra kaldırıyor. Ama önce virüsü atıyor. Zehir salıyor. Sözlerimi algı operasyonu yapıp söylenmemiş sözleri çarpıtarak yayınlıyor...