Metin Feyzioğlu, “Sayın başkan objektif bir gözlükle bu konuşmayı okursa, içinde siyaset olmadığını görür. Sayın Danıştay Başkanından benzer bir açıklamayı da Sayın Başbakan’a ‘Konuğuma neden edepsiz ve yalancı dedin’ diye sorgulamasını da beklerim” dedi.
TBB Başkanı Feyzioğlu, düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevapladı. Barolar Birliği’nde gerçekleşen toplantıda Feyzioğlu, bir gazetecinin Danıştay’dan kendisinin konuşmasına yönelik yapılan açıklamayı sorması üzerine şunları söyledi:
“Bu saate kadar gecikmiş olması durumu açıklığa kavuşturmuş oluyor. Polemiğe girmem, sayın başkan objektif bir gözlükle bu yazıyı, bu konuşmayı okursa içinde siyaset olmadığını görür ama objektif gözlükle okuması lazım. Danıştay’ın karar verirken daima objektif gözlük taktığını biz inanmak isteriz. Bu kadar açık bir konuşmayı da objektif gözlükle değerlendirebilmesini dileriz. Danıştay’ın görevi tarafsız kalabilmektir. Konuğuna ‘Edepsiz, yalancı’ diyen kişi Başbakan da olsa yanında yer almak demek değildir. Sayın Danıştay Başkanından benzer bir açıklamayı da Sayın Başbakana ‘Konuğuma neden edepsiz ve yabancı dedin’ diye sorgulamasını da beklerim ama edepsiz ve yalancı kelimeleri Danıştay Başkanı için hakaret teşkil etmiyorsa artık diyeceğim bir şey yok.”
“BİZ HAZIRLANDIK GELDİK, KİMLE TİYATRO OYNAMIŞIZ BİLEMEM”
Başbakan Erdoğan’ın kendisine yönelik “Cübbeni çıkar siyaset yap” sözleri ve konuşmayı önceden planlanan tiyatro olarak nitelendirdiği sorusu üzerine Feyzioğlu, “Önceden yazdığımız doğru. Ama önceden yazmak önceden tiyatro değil. Sayın Başbakan da konuşmalarını önceden yazıyor, biz kendisine tiyatro oynuyor demiyoruz. Biz hazırlandık geldik, kimle tiyatro oynamışız bilemem. Bir konuşmadır bu zaten, dikkat ederseniz şu cümlede hakaret var, edepsizlik var diyemiyorlar. Kendisine 30 dakika ayrılmış da bir buçuk saatten başladılar, bir saate kadar düştüler. 50 dakika süre 50 dakika konuştu. Biz o yüzden edepsiz ve yalancı dedik desinler. Biz de kendilerine Türk Dil Kurumu sözlüğündeki anlamlarını söyleyelim. Süre aşımı edepsizlik ve yalancılık değildir. Süreler aşılır, bu çok büyütülecek bir şey değildir. Bir tek onu bulmuşlar. Onun dışında ‘Cübbeni çıkar siyasete gir’, hukuki her konuda açıklamayı kim yaparsa yapsın hoşuna gitmiyorsa Sayın Başbakan ‘Cübbeni çıkar da gel’ diyor. Yani bu biraz da şuna benziyor. Ceketini çıkar da sokağa çık şeklinde, biz ceket çıkarıp sokağa çıkmak şeklinde şiddet yanlısı değiliz. Cübbemizi onurla taşırız, gururla taşırız. Bana hala bekliyorum şu konuşmada bugünlük siyasettir dedikleri paragrafları göstersinler. Mesela bu şu mudur? Günlük siyaset acaba ‘Dışişleri Bakanlığı’nın en gizli mahrem konuşulan, yapılan görüşmeleri gizlice kayda almak casusluk suçudur’ cümlesi mi onlara siyasi gelmiş acaba. Bunların yayınlanmasını mı istiyorlar. Tedavüle çıkmasını mı istiyorlar anlamadık. Bizler söylediğimizi anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne, mahkeme içtihatlarına dayandıracak bilgi birikimine evelallah Türkiye Barolar Birliği’nce sahibiz. O yüzden cübbeni çıkar da gel cümlesi artık miladını doldurmuş bir cümledir. Hukuk konuşanlara Sayın Başbakanın başka bir cümle ile karşılık vermesini naçizane öneririm. Daha inandırıcı olacaktır” şeklinde konuştu.
“BU ÇİÇEK UZATAN BİR KONUŞMAYDI”
“TBB Başkanını Yargıtay ve Danıştay törenlerindeki konuşması neye dayanmaktadır? Başbakanın sözlerini kişisel hakaret olarak görüyor musunuz ve dava açmayı düşünüyor musunuz” sorusu üzerine Feyzioğlu, şunları söyledi:
“Ülkemin Başbakanına dava açmayı doğru bulmam. Çünkü mahkemeler kararlarını millet adına verirler, bu olay milletin gözünün önünde cereyan etmiştir. En yüksek mahkeme olan millet kimin ne dediğini sanıyorum görmüştür, bize bu yeter. Bu çiçek uzatan bir konuşmaydı. Pek çok yönüyle inandığımız için bu çiçekler, başka bir şey için değil. Yeni derin devlet ve paralel yapıyla mücadele yürüttüğünü gördüğümüz için bu mücadelenin hukuka uygun sınırlar içerisinde yapılması gerektiğini, aksi takdirde yeni canavarların yaratılacağını söyleyen bir uyarıydı. Kim uyaracak kendisini, kim uyaracak TBMM’yi? Yargı mensupları uyarmayacak, TBB bunu söylemeyecekse nerede söyleyecek. Dolayısıyla hiçbir şekilde ben bir dava açmayı düşünmüyorum. Sayın Başbakan bireysel başvuru ile Türkiye Cumhuriyeti’ne tazminat davası açabilir. Ben ülkemin Başbakanına dava açmam.”
“HİÇBİR SİYASİ PARTİDEN TEKLİF GELMEDİ”
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaştığı hatırlatılarak, siyasi partilerden teklif gelip gelmediği sorulan Feyzioğlu, hiçbir siyasi partiden teklif gelmediğini söyledi. Feyzioğlu, “Bu konuşmayı Cumhurbaşkanlığı seçimine bağlamak isteyeceklerdir birileri, hiç ilgisi yok. Ne olursunuz içeriğine bakın. 76 milyonun Cumhurbaşkanını seçiyoruz. Bu süreç 30 Mart seçimleri gibi kırıcı geçmesin, çünkü ilk defa halk oylaması ile Cumhurbaşkanı seçiliyor. Halk oylaması ile Cumhurbaşkanı seçilirken söyleyecek sözümüz olamaz mı? Henüz isimleri belli olmasa da bütün adaylara başarılar dileyerek, seçilecek olan Cumhurbaşkanımıza da seçimden önce bir daha bunu ifade etme şansımız olmadığı için seçilecek olan Cumhurbaşkanına başarılar diledik. O sırada patladı Sayın Başbakan, Van paragrafında patlamadı” diye konuştu.
“BENİM SÖYLEDİKLERİMİ SAYIN BAŞBAKAN DA DOĞRULADI”
Van Valisi Aydın Nezih Doğan’ın kendisinin konuşmasına dair yaptığı açıklamanın sorulması üzerine Feyzioğlu, şunları kaydetti:
“Söylediklerimi okumuş mu? Benim söylediklerimi Sayın Başbakan da doğruladı. O zaman benim söylediklerim kadar Sayın Başbakanın da söylediklerinin doğru olmadığını söylüyor. Ben söyleyince yanlış, Başbakan söyleyince doğru gibi garip bir durum ortaya çıkıyor. Ben aynı şeyleri söyledim, sadece ayrıldığımız nokta şu; Sayın Başbakan diyor ki, mal sahiplerine verdik öbürleri kiracı. Kiracıların da bir kısmına verdik. Zaten evleri yıkıldığında kiracılardı. Dolayısıyla gitsinler kirada otursunlar. Biz de diyoruz ki; bu deprem her gün olmuyor. Olduğu zaman da ev sahibi kiracı ayrımı yapmıyor, tepene yıkılıyor. Bunu sarıp sarmalamak için 70 metrekarelik, 80 metrekarelik ev yapacaksınız vereceksiniz. Ne var, çok mu zor. Diyoruz ki sosyal devlet mal sahibi kiracı ayrımı yapmasın da sarıp sarmalasın. Bir başka yerde deprem olursa yine mal sahibi kiracı ayrımı yapmayalım, deprem konutu yapılmasının sebebi mülkiyet hakkının korunması değildir. Deprem konutunun yapılmasının sebebi barınma ihtiyacının giderilmesidir. Barınma ihtiyacının giderilmesi sosyal devlet ilkesi kapsamındadır. Bunu giderin diyoruz, ne var bunda. Van Barosu bize rapor vermiş, vatandaş gelmiş söylemiş üzerinde selam var, size aktarmak istiyorum. Sizin çözüm bulacağınıza emin olarak diyorum. Yalanla yanlış konuşuyorsun arasında fark var, ülkenin Başbakanının bu farkı bilmesini dilerdim. Yanlıştır söyledikleriniz derse bizim elimize de şöyle bir rapor var karşılaştıralım Sayın Başbakan denir. Ama yalandır demek suretiyle siyasette çok yerleşik olan dili kullanıyorlar, biz siyasetçi değiliz, o dilden haz etmeyiz.”
“DEVLETLE KÜSLÜK OLMAZ İŞ YAPACAĞIMIZ ZAMAN İŞ YAPARIZ”
“Danıştay’ın bugünkü resepsiyonuna ve bundan sonraki programlarına katılmayı düşünüyor musunuz?” sorusuna Feyzioğlu, “Bundan sonraki programlarına katılırız. Bu akşamki resepsiyona katılır mıyız bilmiyorum sanmıyorum. Aramızda bir konuşuruz, Sayın Danıştay başkanı zaten bizim yaptığımızı tasvip etmemiş, kendi evinde misafirine yalancı denmesini yerinde görmüş ama bizim sözlerimizi doğru görmemiş, dolayısıyla tabi yadırgadık bari sessiz kalsaydı. Kendi bilir, fark etmez. Bizim devletle küslük olmaz, iş yapacağımız zaman iş yaparız. Birbirimizi seversek ne ala ama sevmek zorunda değiliz. Birbirimize saygı göstermemiz lazım, hoşgörülü olmamız lazım, tolere etmemiz lazım. Türkiye kavga dilinden bıktı, karşınızda kavga dilini sona erdirmeye kararlı TBB ve 79 baro var. Kavga dilini sona erdirmek için çırpınıyoruz, çabalıyoruz. Önce millet anlayacak, sonra siyasetçiler, biz de vazgeçelim diyecekler, çıkış burada” dedi.