Dursun Cumartesi günü Antik Kafe’de gerçekleşen organizasyonla gazetecilerle bir araya geldi. Dursun burada Hürriyet ve Yavuz Selim sakinlerinin artık siyasal bir malzeme olmaktan çıkarılmasını ve devlet tarafından halk sahibi görülen vatandaşların tapularına bir an önce kavuşması gerektiğini dile getirdi. Dursun, “CHP Gebze Belediyesi Meclis Grubu tarafından, fiili kullanıma göre parselasyon yapılıp, imara açılarak, bedelini ödemiş olanlara bedelsiz, kısmen veya hiç ödememiş olanlara da emlak beyan değeri üzerinden tapuların verilmesi için 4 ayrı önerge verildi, AK Parti oyları ile reddedildi. 2014 yılı yerel seçimlerinden 1 ay sonra tapu sözü verildi ancak bir türlü çekmece açılmadı ve halen tapular hak sahiplerine verilmedi” dedi. Mahallelilerin sürekli bu konu hakkında sesini duyurmaya çalıştığını vurgulayan Dursun, “Vatandaşlar sesini duyurmak için eylemler yapsa da belediye vatandaşlara sürekli yanlış bilgiler iletti” ifadelerini kullandı.
“ BİLGİ KİRLİLİĞİ YARATILDI”
İmar Barışı Yasası hakkında da bilgi aktaran Dursun, “Kanundaki açık düzenlemeye rağmen bilgi kirliliği yaratılarak, vatandaşların tapu, tapu tahsisi, 2/B ve barınma haklarından doğan hak sahipliklerinden feragati doğuracak, işgalci ve müşteri haline dönüştürüp, rant projelerine teslim almak için tutarsız açıklamalar ve manevi baskıya dönüştürmüştür. Şu hususu açık olarak ifade etmekte yarar vardır. İmar barışı denilen düzenleme gereği, Hürriyet ve Yavuz Selim Mahalleleri vatandaşlarınca müracaatı zorunlu ve gerekli değildir. Kentsel dönüşüme kadar geçerli olacağı kanunda açıkça belirtilmiş, mevcut planlarda bakanlığın 2013 yılında aldığı “Proje alanı” kararı ile kentsel dönüşüm amacı ile yapılmıştır. Dolayısıyla başından itibaren geçersiz olacağı açık olan yapı kayıt belgesine müracaat gerekli değildir. İtirazları yapılan planlara karşı iptali için ekim ayı sonuna doğru vatandaşlarca Danıştay’da davalar ikame edilecektir” beyanında bulundu.
“MÜŞTERİ DEĞİL HAK SAHİBİYİZ”
Son olarak platformun ve mahallelinin isteklerinden söz eden Dursun, “Zaten yoksul ve zar zor geçinen vatandaşları yüksek bedelle uzun süreli borçlandırma yöntemleri sorunu çözmez. Mahalle halkını peşin ödemeli müşteri gören anlayış çözümsüzlüğü dayatıyor demektir. 30 yıldan fazla süredir, bu iki mahallede ikamet eden ve devletimiz tarafından da hak sahibi olarak kabul edilen mahalle halkı, artık çekmecenin açılması ve tapuların mahalle halkına dağıtılmasını bekliyor! Kendilerini, rantçı, işgalci ve müşteri gibi gören anlayışı kabul etmiyor! Seçim malzemesi olmak istemiyor. Bu nedenle, kentimizi, mahallemizi ve sokağımızı yaşanabilir kılacak tek anlayışın “Kentsel Dönüşüm” değil, kentte yaşayanların karar mekanizmalarına katıldığı, sosyal, kültürel ve ekonomik koşulları temel alan yerinde iyileştirme ve yerinde ıslahtan geçtiğidir. Bize rağmen, bizim irademizin olmadığı, onayımızın alınmadığı, vatandaşın haklarını teslim etmediği hiçbir projeyi onaylamıyor, geleceğimiz hakkında alacağınız kararı tanımayacağız. Bizleri rantçı, işgalci ve müşteri gibi gören anlayışı kabul etmiyor reddediyoruz! Bizler müşteri değil, hak sahibiyiz! Yaşadığımız alanlardan sürgün edilmek istemiyoruz! Rantsal dönüşüme değil, hep birlikte geçmiş ve geleceğimize sahip çıkıyoruz” şeklinde konuştu.