Kalp pillerinin boşalan bataryalarını, kalbin ritimlerinden elde edilecek enerjiyle üç kat artırmayı amaçlayan proje TÜBİTAK’tan ödül aldı, Ekonomi ve Enerji Bakanlığı ile protokol imzalandı. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Dikmengil de, henüz Ar-Ge aşamasında olan projeyi değerlendirerek, “Kalbin kendisinden yahut aortun duvarından bir elektrik elde etmek mümkün olursa bu tıpta başka uygulamaların da önünü açar” dedi.
Amerikalı ve Çinli bilim adamlarının üzerinde çalıştığı piezoelektrik yani basınç altındaki enerjiyi kullanabilmeyi amaçlayan yöntem 29 Eylül Dünya Kalp Günü’nde Türkiye’de fizik öğretmeni Gökhan Aldemir ile Ar-Ge aşamasına ulaştı. Aldemir, yüksek lisansını yaptığı İstanbul Aydın Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Zafer Utlu’ya ait olan cep telefonunun şarjından elektrikli araç üretimine kadar yedi ayrı kullanım alanı oluşturan fikri yol haritası edindi ve projesi ile TÜBİTAK Marmara Teknokent Girişimcilik Ödülü yarışmasına başvurdu. 500 proje arasında 30’a kalan ve beşinci seçilerek 25 bin TL yatırımcı destek sermayesi almaya hak kazandı.
“ANJİYODA DA KULLANILABİLİR”
Dünyada benzeri uygulamaların söz konusu olduğunu ancak sistemin şu ana kadar vücut içinde kurşunsuz olarak kullanılabilirliğini öngören bir çalışmanın olmadığını belirten Gökhan Aldemir, projenin sadece kalp pillerinin bataryaları için değil anjiyo yönteminde de kolaylık oluşturulabileceğini açıkladı. Aldemir, “Kalp atış ritmi, kalp kaslarının kasılıp gevşemesi sırasında ortaya çıkan enerji nano boyuttaki pieozo elektrik kristalleri tarafından elektrik sinyallerine dönüştürülecek ve o da şarj edilebilir pile yönlendirilecek ve bu sayede şarj edilebilir pilin ömrünü 2-3 kat arttırmayı hedefliyoruz. Ayrıca anjiyo sırasında kanın akışını ya da nabzın kontrol edemediği durumlarda da piezoelektrik yerleştirebilirsek nano boyutta o damarın atışını bulup anjiyo ameliyatlarında da durumu kolaylaştırabilir. Bu da dünya tarihinde ilk olacak” dedi.
“AB’DE PAZAR PAYI ELDE EDİLEBİLİR TÜRKİYE’DE İKİ ATATÜRK BARAJI KURULABİLİR”
Aldemir, 12 ay sonunda seri üretime geçmesi durumunda ekonomi alanında önemli katkılar sağlık sektöründe ise ciddi hizmetler içermesi beklenen projenin Türkiye’nin 2023 hedefini 5 yıl öne çekebileceğini öne sürerek şunları söyledi: “Örneğin ayakkabı topuğuna koyuyorsunuz ve topukta sürekli bir basınç uygulanıyor. Orada üretilen elektrikle cep telefonu şarj edilebiliyor. Türkiye’de 45 milyona yakın cep telefonu kullanıcı var. Bu sayede şarj edilebilmesi durumunda kabaca iki Atatürk Barajı kurtarılabilir. Özellikle petrol ve fueloil denilen Türkiye’nin cari açık konusunda beli büken tüm konular ciddi şekilde çözülecek ve ekonomiye yüzde 10 katkısı olacaktır. 12 ay sonunda 7 ayrı kullanım alanında seri üretime geçirdiğimiz takdirde Avrupa Birliği’nde çok ciddi bir pazar payımız olacak. B da 2023 hedefinin minimum bir beş yıl geriye çekmek demektir.”
“TIPTA BAŞKA UYGULAMALARIN DA ÖNÜNÜ AÇAR”
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof.Dr. Murat Dikmengil projenin hayata geçtiği takdirde insan vücudu içinde kullanılabilirliğine ilişkin yaptığı değerlendirmeyi elektrikli bisiklet ve otomobille örneklendirdi. Prof. Dikmengil; "Olayı elektrikli bisiklet ya da elektrikli otomobil ya da hibrit otomobil gibi düşünmek lazım. Yani nedir elektrik hareketi başlatıyor fakat daha sonra o hareketin ürettiği elektrik tekrar o harekete katkıda bulunuyor. Hadise bu. Vücutta kullanılan elektrikli pek çok cihaz var. Tabii ki bateri ile kullanılan cihazlarda baterinin ömrü ile yaptığınız iş sınırlıdır dolayısı ile buna yapılacak katkı o olayın ömrünü daha sağlıklı ve daha uzun bir hale getirir. Bu pillerin baterilerinin boşalması ne kadar kullanıldığına bağlıdır. Kalbin kendisinden yahut aortun duvarından bir elektrik elde etmek mümkün olursa bu tıpta başka uygulamaların da önünü açar” dedi.
“KALPTE MUAZZAM BİR GÜÇ VAR”
Prof. Dikmengil, yeterli oranda kanın pompalanmadığı takdirde kalp pillerinin yüksek enerji ve elektrik akımı gerektirdiğini bunun da vücut dışında bir kablo yöntemi ile sağlandığını ancak risk faktörünün göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çekti. Kalbin insan vücudu arasında önemli güçlü bir kas olduğunu ifade eden Prof. Dikmengil, şunları söyledi: “Kalp mükemmel bir pompa. Örneğin 70 kilo bir insan 350 gram kalbi olur ve her dakika 5 litreye yakın kan pompalar. Ama bu rakamın altına düşerse yavaş yavaş kalp yetmezliği de başlar. Biz bunu ilaçlarla, gerekirse ameliyatlarla tedavi ederiz. Ama bunlarla beceremez isek o zaman kalbi takviye edecek çeşitli cihazlar gerekebilir. Bu cihazların bir kısmı da aortun içine yerleştirilir ve elektrikle çalışır. Bunlar çok yüksek enerji ve elektrik gerektiriyor. O elektrik dışarıdan bir kablo ile bu makineye iletiyorsunuz. O da bir enfeksiyon giriş yolu. Eğer bunun kaynağını siz vücut içinden temin edebilirseniz kullanımı çok kolaylaşır. Böyle bir vücut içinden elektrik temini bu ameliyatların da yeniden önünü açar. Faydası olur mu olur. Siz elektriği üretin onun kullanılacağı alan çok fazla. Muhakkak ki çok faydası olur. Kalp çok güçlü bir kas kalbin hareketinden bunu yapmaya çalışmak lazım. Aort, ondan çıkan ana damar çok güçlü basınç değişiklikleri var. Ondan istifade etmek lazım ciddi bir araştırma gerektiriyor. Kalpte muazzam bir güç var.”
İstanbul Aydın Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Osman Nuri Uçan da asıl amaçlarının üretmek ve devam ettirmek olduğunu kaydetti. Mühendislik Fakültesi Makine Bölüm Başkanı Doç. Dr. Zafer Utlu da piezo elektrik mantığının basınç altında potansiyel fark oluşturarak biriken enerjinin kullanılması olduğunu ifade ederek söz konusu projenin Ar-Ge aşamasını tamamlamasının ardından araç içi aydınlatmadan birçok alanda da hizmet verebileceğini düşünerek harekete geçtiklerini aktararak şunları söyledi: “ İnsan vücudu ile yoğunlaştırmak istedik. İnsan vücudu içinde kalp hareketleri ile enerji depolanabilir mi diye düşündük ve kalp atışlarında bir enerji açığa çıkma durumu söz konusu.” İstanbul Aydın Üniversitesi -Sanayi İşbirliği Koordinatörü Sinem Ucal Cepni de, literatür taraması yaptıklarını ve söz konusu projenin ‘kurşunsuz’ olmasının uluslararası arenada hem daha ucuz hem de yüzde 30 verimliliği arttırdığını söyledi.