İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Kocaeli Şubesi’nin ağustos ayı meclis toplantısı önceki gün gerçekleşti. Meclis başkanı Dr. Kürşat Bal başkanlığında gerçekleşen toplantıya Türkiye’nin bugün uygulamakta olduğu “Mavi Vatan” doktrininin mucidi olan emekli Tümamiral Cem Gürdeniz katıldı.
KONUYU TARTIŞTIK
Video konferans sistemiyle yapılan toplantıda İMEAK DTO Kocaeli Şube Başkanı Vedat Doğusel’in konuşmasının ardından söz alan Gürdeniz, “Bundan 1 buçuk yıl önce ‘Mavi Vatan Akdeniz’in önemini görüp bizleri bir panele davet etmiştiniz. İMEAK Deniz Ticaret Odası Kocaeli Şubesinde düzenlenen programda bu konuyu detaylıca ele alarak tartışmıştık” dedi.
GAZ MİKTARI BÜYÜYEBİLİR
Gürdeniz, Türkiye tarihinin en önemli doğal gaz keşfi ve bunun olası sonuçları ile ilgili şu ifadeleri kullandı: “Karadeniz’de geçtiğimiz hafta bulunan rezerv çok önemli. Ben bunun daha da büyüyeceğini tahmin ediyorum. Çünkü önümüzdeki dönemde açılacak yeni kuyularla bu rezervin daha büyük miktarlara erişebileceği söyleniyor.
TÜRKİYE DOĞAL GAZ ÜRETECEK
Bu Türkiye’nin eline deniz yetki alanları ve enerji bağımsızlığı açısından büyük bir kaldıraç verecek. Bu gazın sokaktaki vatandaşla buluşması, tahminim 2025’i bulur. Yakındaki rezervler de bulunduğu takdirde Türkiye ciddi bir doğal gaz üreten ve ihraç eden ülke konumuna girecek. Bunun Türkiye politikası ve jeopolitiği açısından çok iyi irdelenmesi lazım.
TÜRK-RUS İLİŞKİLERİ
Mesela ‘Mavi Akım ve Türk Akımı’na uzun dönemde Türkiye’nin belki ihtiyacı kalmayacak. Bu Türkiye-Rusya ilişkilerini daha sağlıklı bir ortama getirecek. Çünkü Türkiye-Rusya ilişkilerinde eskiden endişemiz neydi, ya Rusya ile ilişkiler kötü bir seyre girerse, ya gaz akışında bir aksama olursa… Aynı şey İran için de geçerliydi. Ama Türkiye biliyorsunuz, son yıllarda enerji temin ettiği alanları çeşitlendirerek bu bağımlılığı azalttı. Türkiye Petrol Kanunu’nu bence yeniden gözden geçirmeli.
İZMİT MERKEZ OLACAK
Diğer taraftan bu gelişme dolaylı olarak denizciliği ve ticareti de yakından ilgilendiriyor. Önümüzdeki dönemde çok büyük bir Offshore Endüstrisi çıkacak. Yani nasıl Rotterdam, Kuzey Denizi’nde bulunan doğal gaz ve petrol rezervlerinin Offshore endüstrisinin merkezi olduysa, İzmit Körfezi, Tuzla bölgesi, Karadeniz’de önümüzdeki dönemde kurulacak sanayi sistemlerinin merkezi olacak. Buna hazırlık yapmak lazım.
TÜRKİYE İHRACATÇI OLACAK
Mersin, Offshore endüstrisinin merkezi olmalı. Bunu Doğu Akdeniz’de diyordum, şimdi de diyorum. Kocaeli bölgesi artık olmalı değil, olacak. Yani tersaneciler buna göre hazırlık yapmalı. Bu yepyeni bir endüstri Türkiye için. Yani oradaki Offshoringler nasıl kurulacak? Bu sanayiyi, Offshore endüstrisini kurmamız, altyapısını oluşturmamız gerekir. Artık sırf bu alana kendini adamış tersanelere, Karadeniz Bölgesi’nde Sakarya sahasına yakın endüstri bölgelerine ihtiyaç olacak. Diğer taraftan Karadeniz’deki bu buluş tabi ki boru hatlarıyla Türkiye’ye getirilecek. Türkiye gelecekte, bundan 10 yıl, 20 yıl sonra ihracatçı olursa zaten altyapısı hazır.
DOĞU AKDENİZ
Bana en çok sorulan sorulardan biri de ‘Bunların Doğu Akdeniz’e etkisi olacak mı?’ Her zaman şunu diyorum: Karadeniz’deki bu keşif, Doğu Akdeniz’i etkilememeli. Çünkü Doğu Akdeniz’deki olay, sadece enerji olayı değil. Orada Türkiye’nin Anadolu’ya sıkıştırılması olayı var. Bunu başından beri söylüyoruz. O meşhur Sevr haritası Türkiye’yi Anadolu’ya iten, İskenderun Körfezi’ne ve Antalya Körfezi’ne hapseden bir alan.
BİZİ ANADOLU’YA HAPSETMEK İSTİYORLAR
Orada da diyelim ki, Sakarya sahası gibi zengin sahalarımız var. Bu sahalar tabi ki önemli ama bundan 100 yıl sonra belki hidrokarbon enerjisi olmayacak. Yani enerjinin geçici olduğunu söyleyebiliriz, kalıcı olan jeopolitik konumdur. Sizi eğer Anadolu’ya sıkıştırmaya kalkarlarsa, Türkiye’nin şu an yaptığı gibi “hayır” dememiz gerekir. Bu bakımdan Doğu Akdeniz’e hiçbir etkisi olmamalı, bir rehavete de sebep olmamalı. Çünkü oradaki mücadele, bizim Akdeniz’den koparılma mücadelemiz.
SINIRLARIMIZI KORUYACAĞIZ
Biliyorsunuz biz Akdeniz’den 1500’lü yılların sonundan itibaren koparılmaya başladık. Karlofça ile gerileme başladı. Akdeniz’den soyutlana soyutlana Gelibolu’ya kadar geldik. Denizlerden o kadar soyutlandık ki bir ay içinde bütün Ege adalarını kaybettik. Bu dersleri almış bir milletin evlatlarıyız biz. O yüzden Doğu Akdeniz’de “Mavi Vatan” olarak çizdiğimiz sınırlara sadık kalacağız. Bu sınırları koruyacağız. Bunu yaparken uluslararası hukuku, diplomasiyi de kullanacağız.
YUNANİSTAN HADDİNİ BİLMELİ
Kaba güçle hiçbir şeyin olmayacağını en iyi bilen milletlerden biriyiz biz. Ama Yunanistan’ı da ikna etmemiz lazım. Yunanistan da Pontus hayaliyle, Konstantinapol hayaliyle, İyonya, Bizans hayaliyle bir yere varamaz. Her ülke haddini bilecek, gücüyle doğru orantılı düşünecek ve hayal kuracak. Kemal Reis, Oruç Reis’i korurken Limnos Gemisi ile hafif bir çarpışma oluyor. Düşünebiliyor musunuz, o ülkenin Savunma Bakanlığı kalkıyor, komutanı tebrik ediyor böyle bir ülke olabilir mi? Yani o ülkenin bakanı resmen taciz ediyor, adam gemiye çarpıyor ve bunu kahramanlık olarak görüyor.
ÜSLER BİR AN ÖNCE KURULMALI
Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikası doğrudur. Libya’daki varlığımız doğrudur. Türkiye’nin Kıbrıs’ta üs kurması çok geç kalınmış bir karardır. Bunu bir an evvel bitirmemiz gerekir. Gazimağusa yakınlarında İskele bölgesinde. Misrata’da, Libya’da üs alınması hayati derecede önemlidir, büyük başarıdır. İnşallah devam ettiririz. Önümüzdeki 10-15 yıl Doğu Akdeniz’le geçecek bunu buradan söyleyebilirim.
MAVİ VATAN MÜCADELESİ
Biz Karadeniz’de çok büyük rezervler bulsak da, oradan ihracatçı pozisyona geçsek de Doğu Akdeniz’deki “Mavi Vatan” ve Kıbrıs’taki mücadelemiz devam edecektir. Hegemonya el değiştirirken, hegemonya sonrası düzeni el değiştirmeye çalışıyorlar. Orada da Türkiye’ye biçilen bir rol var. Türkiye o role şu an direniyor. İşin özü budur. “Mavi Vatan” da o direnişin merkezlerinden biridir.” Oldukça verimli geçen toplantıda meclis üyelerinin sektörel sorunları da yanıtlandı. Dilek ve temennilerle son buldu.