Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'yi hükümetsiz, Türkiye'yi başsız bırakan, egolarına mahkum olanlar ne tarihe ne de milletimize bunun hesabını veremezler" dedi.
Erdoğan burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin geçtiğimiz 12 yılda altyapıdan demokrasiye ve uluslararası ilişkilere kadar her alanda çok büyük mesafe kat ettiğini belirterek, şunları dedi:
-"GÜVEN ORTAMININ MUHAFAZASI ŞART"-
"Ülkemizin bu kazanımlarını korumak mecburiyetindeyiz. Dün büyüme ramakları açıklandı ideal
değil. Hamdolsun Türkiye 2015 yılının ilk çeyreğinde sağladığı yüzde 2,3'lük büyüme oranıyla bu alanda dünyanın 14. sırasında yer aldı. Kesintisiz 22 çeyrektir büyüyen Türkiye'nin bu performansının devamı ve bu güven ortamının muhafazası şarttır. Dönem başkanlığını yürüttüğümüz D20'nin Kasım ayında Antalya'da ev sahipliğimizde yapılacak zirve toplantısına belirsizliği geride bırakmış şekilde katılmak mecburiyetindeyiz.
-"BİR AN ÖNCE HÜKÜMET KURULMALI"-
2023 hedefleri herhangi bir partinin değil Türkiye'nin hedefleridir. En küçük bir aksamaya, kesintiye izin vermeden bu doğrultuda yürümeye devam etmeliyiz. Türkiye'yi hükümetsiz, Türkiye'yi başsız bırakan, egolarına mahkum olanlar ne tarihe ne de milletimize bunun hesabını veremezler. Onun için de Anayasal, yasal süreç içerisinde herkes egolarını bir kenara koyup bir an önce ülkemizde hükümet kurulmalı ve kaldığımız yerden devlette devamlılık esastır anlayışıyla bu süreç devam etmelidir.
-"HANGİ SİYASİ OLURSA OLSUN, 'BEN' DEME HAKKINA SAHİP DEĞİL, 'BİZ' DEMEK ZORUNDAYIZ"-
Milli gelirini 800 milyar dolara ulaştırmış, ihracatını yaklaşık 160 milyar dolara çıkarmış, işsizlik ve faiz oranlara tek haneli rakamlara indirmiş bir ülke olarak bir adım dahi geriye gidişe asla tahammülümüz yok. Bilhassa siyasi alanda yaşanan hiçbir gelişmenin bu kazanımları tehdit edecek boyuta ulaşmasına izin veremeyiz. Bu bizim 78 milyon insanımızın her birine karşı sorumluluğumuzun gereğidir. Asla kimse, hangi siyasi olursa olsun, 'ben' deme hakkına sahip değildir, 'biz' demek zorundayız.
-BAYKAL GÖRÜŞMESİNİ ANIMSATTI:
"ÜZERİME DÜŞEN NEYSE YAPACAĞIM"-
Türkiye'nin doğrudan millettin oyuyla göreve gelmiş ilk cumhurbaşkanı olarak, şahsımın bu konudaki sorumluluğu çok daha büyüktür. Bunun bilincindeyim, bunun farkındayım. Bu çerçevede geçtiğimiz Pazar günü yaşanan milletvekili seçimleri ülkemizin önünde yeni bir dönem açmıştır. Bu vesileyle dün Parlamento'nun en yaşlı üyesi olması hasebiyle Sayın Baykal'ı davet ettim, kendisiyle bir görüşme yaptım. Hem süreci değerlendirdim, bu süreci değerlendirme noktasında da bu işin süratle kesintisiz devamı için ben üzerime düşen neyse bunu yapacağımı kendisiyle de paylaştım. Devam eden yatırımlarımız var. Bu yatırımlarımızın aksamaması lazım. Çünkü bu yatırımlar tüm milletimindir, ülkemindir. Burada aksamalar milletime kaybettirir, ülkeme kaybettirir. Onun için de devlette devamlılığın esas olduğu bilinciyle şahsımın da kendi şahıslarının da buna yardımcı olmaları gerekir, dedik ve bunu kendileriyle paylaştık.
-"YÜZDE 86'ININ ÜZERİNDE KATILIM DEMOKRASİNİN NERDEN NEREYE GELDİĞİNİ GÖSTERİYOR"-
7 Haziran genel seçimlerinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını tekrar temenni ediyorum. Seçim günü sandığa giderek, iradesini ortaya koyan her vatandaşıma teşekkür ediyorum. Yüzde 86'ının üzerinde bir katılımın olması Türkiye'de demokrasinin nerden nereye geldiğini göstermesi bakımından çok önemlidir. Acaba demokrasiyle övündüğünü savunan ve ya söyleyen ülkelerin hangisinde bu oranda, dikta rejimlerini kastetmiyorum, dikta rejimlerinde yüzde 100 de olur, ben normal rejimleri söylüyorum. Hiçbirinde böyle yüksek katılım yoktur. Kimi zaman yüzlerce km kat ederek başkonsolosluklarımızda ve gümrük kapılarında oy kullanan her bir gurbetçimize şükranlarımı sunuyorum.
-"HERKES MİLLETİN TAKDİRİNE SAYGI GÖSTERMEK ZORUNDA"-
Ortaya çıkan sonuç milletin iradesidir, herkes milletin takdirine saygı göstermek zorundadır. Seçim sonuçları milletimizin tek bir partinin iktidara gelmesine imkan sağlamayan bir siyasi tablo takdir ettiğini gösteriyor. Bu tabloyu siyasi partilerin hepsinin de doğru şekilde okumasını temenni ediyorum. Tek bir partinin iktidarına imkan sağlamayan bu tablo, kesinlikle Türkiye'nin hükümetsiz kalması anlamına gelmiyor. Demokrasinin en önemli özelliği işte bu tür durumlarda çözüm yollarını açık tutuyor olmasıdır.
-"ANAYASANIN ŞAHSIMA YÜKLEDİĞİ GÖREVLERİ YERİNE GETİRECEĞİMDEN KİMSENİN ŞÜPHESİ OLMASIN"-
Türkiye, seçim gününe kadar başka bir tablo ile karşı karşıyaydı, Pazartesi gününden itibaren başka bir tablo ile karşı karşıyadır. Bu dönemi en sağlıklı, en hasarsız şekilde geçirebilmemiz için tüm siyasi partileri serinkanlı şekilde düşünmeye ve ülkenin geleceği için sorumluluk almaya davet ediyorum. Cumhurbaşkanı olarak Anayasanın bu süreçte şahsıma yüklediği görevleri bihakkın yerine getireceğimden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bu ülkenin istikrarsızlık dönemlerinde yaşadığı sıkıntıları, ödediği ağır bedelleri yakından bilen birisiyim. İçinde bulunduğumuz sürecin Türkiye'nin kazanımlarına halel getirmeden geride bırakılması hususunda her türlü çabayı gösteriyorum, göstermeye devam edeceğim.
-"PARTİLERİN TERCİHLERİNİ ÇÖZÜMDEN YANA KULLANACAKLARINA İNANIYORUM"-
Meclis'te temsil edilen partilerin, Anayasada ve kanunlarda belirtilen sınırlar çerçevesinde tercihlerini krizden değil çözümden yana kullanacaklarına inanıyorum. Umutlarını, Türkiye'nin bir kriz ve kaos ortamına girmesine bağlamış olan tüm odaklar, İnşallah bir kez daha hayal kırıklığına uğrayacaktır. Özellikle Batının şahsıma yönelik tüm çirkin, agresif, hakikaten seviye kaybına uğramış o Batı medyasının açıklamalarını, tabi ki çirkin bulduğumu buradan açıklamak durumundayım. Bu tahammülsüzlüklerini anlamak mümkün değil. Bu tahammülsüzlüklerinin bir şeyi gösterdiğini de ifade etmek istiyorum, Allah'ıma hamdolsun demek ki doğru yoldayız. Onlar övgü yağdırsalardı o zaman kendimden şüphe etmem gerekirdi."