CHP Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan cemevlerinin ibadethane sayılması ve kamu imkânlarından yaralanması hakkında kanun teklifiniTBMM Başkanlığı’na sundu. Kaplan’ın verdiği kanun teklifi cemevleri için daha önceden verilen birçok kanun tekliflerinin aksine sadece imar yasasını veya belediyeler yasasını kapsayan lokal bir çalışma değil aksine, Türkiye Cumhuriyetinin kanun, yönetmelik ve genelgelerindeki ibadethane filini oluşturan bütün mevzuatlarını kapsıyor.
İŞTE KANUN TEKLİFİ
CHP’li milletvekilinin verdiği kanun teklifinin gerekçesinde, Alevilerin kendi ibadet yerleri olan cemevlerinin yasal statülerinin olmaması nedeniyle inanç ve ibadetlerini yaşamaları konusunda ciddi sıkıntılar olduğuna işaret edilerek, şöyle denildi:
‘’Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında ‘’Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu’’ belirtilmiştir.
Hem uluslararası sözleşmelerde hem de Anayasamızda din, vicdan, inanç özgürlüğüne dönük yapılan düzenlemeler bulunmaktadır. Ülkemizde Anayasal güvence altında olan din ve inanç özgürlüğü, uygulamada birçok aksaklıkla karşılaşmaktadır. Özellikle ülkemizdeki Alevi vatandaşlarımızın kendi ibadet yerleri olan cemevlerinin yasal bir statüsünün olmaması nedeniyle inanç ve ibadetlerini yaşamaları konusunda karşılaştıkları sıkıntı ve sorunlar hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine yakışmamaktadır.
İnanç sahipleri açısından zaten ibadethane olan cemevlerinin yasal güvenceye bağlanması bir zorunluluktur. Demokratik, eşit ve özgürlükçü bir yapının inançlar bağlamında toplumun her kesimine yansıtılması noktasında, bu yasal düzenlemenin bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle bazı yasalarımızda geçen ‘’ibadethane’’ kelimesinin içeriğini açarak keyfi yorum ve uygulamaları önlemek adına ‘cemevleri’ ibaresini de kullanmamız daha doğru bir uygulama olacaktır.
İnanç özgürlüğünün Anayasal güvenceye alındığı ülkemizde insanlarımızın istedikleri ve inandıkları gibi yaşamalarının önündeki engellerin bir an önce kaldırılması, demokratik, sosyal hukuk devlet ilkesinin yerine getirilmesi adına atılması gereken temel adımlardan biri olacaktır.’’ denilmektedir.