Tek gayesi; mesleğinin gereklerini yerine getirmek, yanlışları ortaya çıkarmak ve halkın yüzünü doğruya çevirmek olan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül maalesef tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. Yaşanan bu olay; gerçekleri halkın öğrenmesini sağlamanın artık suç olduğunun en güzel örneği olarak tarihimizde kara bir leke olarak yerini almıştır. Artık gerçekleri ortaya çıkaranlar, ‘Terörist’ damgası vurularak itibarı zedelenmeye ve adeta halk önünde linç edilmeye çalışılıyor. Tarih bugünleri de yazacak, alkış tutanlar rezil olacak, sessiz kalanlar ise kendini affetmeyecek.
Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması bir nevi devlet erkinin de itirafıdır. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı kalkıp “Silah varsa ne olacak, yoksa ne olacak” diyebiliyorsa ve ortada sözüm ona bir casusluk soruşturması varsa, casusluğa imkan tanıyan bir suç da vardır. Devlet, suç işlediğini bu tutuklamayla kabul etmiştir. Unutmamak gerekir ki; Devletin milli sırları bir gazetecinin önüne geldiğinde zaten ifşa olmuştur. O zaman bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Can Dündar ve Erdem Gül yıllar sonra, ‘Kral çıplak’ demenin bedelini ödedikleri diktatörlükten kalma bu günleri, onurlu bir anı olarak hatırlayacaktır.
Tutuklananı severim tutuklatandan dolayı..