17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nde evlerinin yıkılması sonucu iki kızını kaybeden AK Parti Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker, olası depremlerin aynı acıları yaşatmaması için TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyesi olarak dayanaksız yapılara karşı mücadelede etkin görev alıyor. "Asrın felaketi" olarak değerlendirilen Marmara Depremi'nde Başiskele ilçesindeki evinin yıkılmasıyla kızları 7 yaşındaki Merve ve 9 yaşındaki Tuba'yı kaybeden, eşiyle enkaz altından yaralı kurtarılan Şeker, 2004'te Büyükşehir Belediye Başkanı Vekilliği ve İmar Komisyonu Başkanlığı göreviyle kaçak ve hasarlı yapılara karşı başlattığı mücadeleyi, Meclis çatısı altında sürdürüyor. Kocaeli'den ilk kez 2011'de milletvekili seçilen Şeker, TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyesi olarak yürüttüğü çalışmalarla deprem gibi felaketlerde yaşanabilecek sorunların önüne geçmeyi amaçlıyor.
"Büyük acılar yaşadığımız depremi unutmak mümkün değil"
Harita kadastro yüksek mühendisi olan İlyas Şeker, AA muhabirine, eşiyle büyük acılar yaşadığı depremi unutmanın mümkün olmadığını söyledi.
Şeker, Başiskele ilçesinde kiracı olarak yaşadıkları 5 katlı binanın depremde yıkıldığını belirterek, şunları anlattı:
"Komşuların yardımıyla ben ve eşim yaklaşık 1,5 saat sonra enkazdan çıkarıldık. Aynı odada olan 2,5 yaşında oğlumu da komşular enkazın altından çıkardı. Diğer odada olan iki kızım maalesef aradaki kolonların kırılmasıyla tavan arasında sıkıştı. Onlara dokunabiliyorduk ama üzerlerinde beton yığını olması nedeniyle çıkarma imkanımız olmamıştı.
O günün şartlarında maalesef öğleden sonraya kadar devletin ve resmi kurumların yardımı olmadı. Kızlarım Merve ve Tuba'yı görmemize, dokunmamıza rağmen maalesef imkansızlık nedeniyle ikindi vakti çıkarabilmiştik. Çıkardığımızda kızım Tuba rahmetli olmuştu. Büyük kızım Merve'de hayat belirtisi vardı ancak hastaneye götürürken o da rahmetli oldu. Aynı binada iş ortağım ve eşiyle birlikte 8 kişi hayatını kaybetti. Kaybettiklerimizin yerini dolduramaz ama en azından bir teselli oldu oğlumuz."
O dönem arama kurtarma faaliyetlerinin yetersiz olduğunu belirten Şeker, "Depremi yaşayan biri olarak devletin imkanları çok daha önceden seferber edilebilseydi, ilk yardım ekipleri daha koordineli bir şekilde çalışıyor olabilseydi inanıyorum ki o günkü can kaybı 17 bin yerine belki 10-11 bin olabilirdi. Birçok insanımız, maalesef imkansızlıklar nedeniyle zamanında müdahale edilemediği için enkaz altında hayatını kaybetti." diye konuştu.
Şeker, depremden ders çıkarıldığını, Türkiye'nin bu aşamada çok daha iyi bir konumda olduğunu anlattı.
Harita kadastro yüksek mühendisi olmasına rağmen deprem konusunda o dönem bilinçli olmadığını anlatan Şeker, şunları kaydetti:
"Şunu üzülerek belirteyim ki fay hattı ve jeolojik yapı hakkında çok fazla bir bilgimiz olmadı. Evimizi kiralarken zemin olarak sağlam mıdır değil midir, depreme dayanıklı mıdır değil midir? Bu konuyla çok ilgilenmiyorduk. Öyle bir kültür de yoktu. Türkiye'de 1999 Marmara Depremi, deprem bilinci açısından bir milat oldu. Maalesef şehirlerde yerleşime açılan yerlerde inşaatlar planlama olmadan yapılıyordu. Fay hatlarının üzerinde mi, alüvyon bölge mi, yapılaşmaya uygun mu değil mi, yapılaşmanın hangi teknolojiyle yapılması lazım ki olası depremde ayakta kalsın? Bu konularda maalesef çok ciddi bir çalışma yapılmamıştı o tarihlere kadar."
Şeker, Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde Başkanvekili olduğu dönemde yaptıkları çalışmalarla kentin tamamında depreme yönelik zemin ve jeolojik etütlerin gerçekleştirildiğini, uygun olmayan alanların yapılaşmaya kapatılması ve uygun olan zeminlerde de imarların ona göre belirlenmesi gibi detaylı çalışmalar yaptıklarını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu anda Sapanca Gölü'nden başlayarak Marmara Denizi'ne kadar olan 18 kilometrelik Kuzey Marmara Anadolu Fay Hattı olan güzergah yapılaşmaya kapatıldı. Aynı şekilde diğer bölgelerdeki alanlar da kapatıldı. Yaklaşık 41 noktaya AFAD ile birlikte deprem izleme istasyonları kuruldu. Vatandaşların da bilinçlendirilmesine yönelik ilkokuldan başlayarak üniversiteye kadar eğitimler verildi. Büyükşehir Belediyesinin bu çalışmaları, Türkiye'ye örnek oldu."
"1999'dan önce yapılan binalar depreme çok dayanıklı değil"
Meclis çatısı altında Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda çalışmalar yürüttüğünü anlatan Şeker, "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşüm Yasası"nın çıkarılmasıyla ilgili komisyonda ve mecliste etkin görev aldığını dile getirdi.
Devletin, riskli alanlardaki yapıların ve hasarlı binaların yıkılmasıyla ilgili vatandaşlara kira, taşınma, yüzde 50 civarında faiz desteği, inşaat, iskan ve tapu harçlarından muafiyet desteği verdiğine işaret eden Şeker, şunları kaydetti:
"Bugüne kadar bununla ilgili 7 bine yakın bina bu anlamda yıkıldı ama daha çok binanın yenilenmesi gerekiyor. Bireysel çalışmalar, bir de genel olarak yapılan çalışmalar var. Yani binanız ne kadar sağlam olursa olsun bulunduğunuz bölge fay attı üzerindeyse bulunduğunuz bina çökme alanı üzerindeyse burayı boşaltmak lazım. Bu bölgeyi yapılaşmanın dışına çıkarmak lazım. Bunlar riskli bölge olarak belirlenen alanlar. Türkiye genelinde yaklaşık 156'nın üzerinde, Kocaeli'de ise 9 bölge riskli alan ilan edildi."
Şeker, 1999'dan önce yapılan binaların depreme çok dayanıklı olmadığına dikkati çekerek, "Olası bir İstanbul depremi bekleniyor. Bunun şiddetinin 7 civarında olacağını bilim insanları söylüyor. Bu şiddette olacak olan bir depremin Kocaeli'yi etkilememesi mümkün değil. Yıllardan beri gerek teknolojiye uygun olarak yapılmayan gerekse mühendislik hizmetinin tam olarak almamış olan ve kaliteli malzeme kullanılmamış olan ama bugün ayakta sağlam gibi gözüken 1999 Marmara Depremi'nden önce yapılmış olan binaların birçoğunun yıkılma ihtimali çok yüksek." değerlendirmesinde bulundu.