7 Haziran 2015 seçiminden sonra, MHP’nin HDP’li tüm formüllere kapıyı kapatmasıyla oluşan yeni siyasi iklim artık iyiden iyiye ete kemiğe büründü.
Ak Parti’nin 7 Haziran’dan sonraki makas değişikliği, 15 Temmuz darbe girişimi başta olmak üzere içeride ve dışarıda yaşananlar iki partiyi 16 Nisan referandumunda aynı hizaya getirmişti.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kabulünü sağlayan iki parti, referandumda yüzde 49’lara ulaşabildiklerini gören “hayır” cephesinin bileşenlerine karşı yol ortaklığını sürdürmeyi tercih ettiler.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin görüşmeleriyle yasal ittifak konusunda ilk adımlar da atıldı ve çalışmaları yürütecek komisyonlar kuruldu.
İttifakın bir tarafında geleneksel olarak milliyetçi oyların adresi olmuş, güçlü bir ideolojik kökten beslenen MHP, diğer tarafta da yine güçlü bir ideolojik mirasın taşıyıcısı olan, MHP’den farklı olarak, tüm kentlerden, tüm kesimlerden oy alan tek parti unvanını koruyan Ak Parti var.
Ak Parti, HDP ile birlikte Güneydoğu ve Doğu’daki Kürt oylarından pay alabilen iki partiden de biri.
Seçim sonuçlarını etkileyen tablo, Ak Parti’de, MHP ittifakının bu yönüyle de değerlendirilmesine yol açıyor.
1 Kasım ve referandum tablosu
7 Haziran’dan sonra hükümetin kurulamaması üzerine 1 Kasım’da yenilenen seçimlerden önce çözüm süreci de sonlanmıştı.
Ak Parti, Kürt oylarını etkileyebileceği söylenen bu handikapla girdiği seçimden tek başına iktidarla çıktı.
16 Nisan referandumunda ise Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini MHP ile birlikte oluşturup, desteklemesinin Kürt oylarını etkileyebileceği söyleniyordu.
Ancak rakamlar, kritik kentlerde halkın farklı eğilim gösterdiğini ortaya koyuyor.
Ak Parti 1 Kasım’da Hakkâri’den yüzde 15.4 alabilmişken, referandumda “evet” oy oranı yüzde 32.3’tü.
Muş’ta Ak Parti’ye 1 Kasım’da yüzde 35 oy çıkmışken, referandumda “evet” oranı yüzde 50.6 olarak gerçekleşti.
Diyarbakır’da 1 Kasım’da yüzde 22.2 Ak Parti’ye oy verirken, referandumda yüzde 32.4 “evet” dedi.
Tunceli’de bile Ak Parti’nin 1 Kasım’daki oyu ile referandumda çıkan “evet” oranı arasında artı yüzde 4’lük fark var.
Dil ve eylem
Bu tablo, Ak Parti’nin özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimi açısından elini rahatlatıyor.
Kürt seçmenin, sistem değişikliğine farklı gözle baktığı, olağanüstü bir dönemden geçildiği bilinciyle hareket ettiği söylenebilir.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin tam anlamıyla Cumhurbaşkanlığı seçimiyle yürürlüğe gireceği söylemiyle hareket edilmesi durumunda MHP ile ittifakın negatif yönde bir etkisinin olmayacağı düşünülüyor.
Her iki partiyi bekleyen uzun vadeli risk, tabanlardaki ideolojik farklılıklar.
Parti tabanlarının kader birliği yapılmasına gösterdiği reaksiyonla, iki partinin dillerinin benzeşmesine aynı reaksiyonu göstermeyeceğini söylemek yanlış olmaz.
Bu nedenle iki parti de “ittifak ama ayrı amblemle, ayrı listelerle” formülüne sıcak.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde daha kolay aşılabilir gibi gözüken zorlukların genel seçimde nasıl bir etki yaratacağını da ayrıca incelemek gerekiyor.
Serpil ÇEVİKÇAN - Milliyet Gazatesi