Hesap dendi mi gazdan bir kendimi çekip frene basarak, orada durmuşumdur..
Matematik beni hayatım boyunca korkutmuş ve hatta liseli yıllarımda resmen kabusum olmuştur!
Bir ve sıfır rakamlarının birlikteliklerinin çok değerli bir formül oluşturabileceklerini ilginç bir felsefe eşliğinde öğrendim, ben..
Böyle eğlenceli ve radikal sonuç veren yazıları ise hakikaten çok seviyorum..
Şimdi sayılar ile birlikte konunun derin sularına doğru temkinli kulaç atarak hesabın ciddiyetini de gözeterek yavaştan bir girelim konuya..
Sınıf, öğrencilerin gürültü patırtılarıyla sallanırken, sert görünümlü hoca kapıda beliriyor. İçeriye kızgın bakışlar atıp geçiyor kürsüye..
Tebeşirle tahtaya kocaman bir (1) rakamı çiziyor. “Bakın” diyor. “Bu, kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey”. Sonra 1’in yanına bir de sıfır(0) koydu. “Bu, başarıdır. Başarılı bir kişilik biri 10 yapar.” Bir sıfır daha; “Bu tecrübedir. 10 iken 100 olursunuz.” Sıfırlar böyle uzayıp gidiyordu...Yetenek... Disiplin... Plan... Sevgi..
Ve eklenen her sıfırın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatıyordu..
Sonra eline silgiyi alıp en baştaki bir rakamını siliyor. Geriye bir sürü sıfır kalıyor ve hoca yorumu patlatıyor.
“Kişiliğiniz yoksa diğerleri bir hiçtir!”
Hocanın hesabı doğru değil mi sizce de?
Gerçekten de egoist, gönül kırıcı, kötümser, hoyrat, acımasız, sevgisiz, kindar, kıskanç, saygısız bir portrenin, insani boyuttaki kişilik fotoğrafı ne kadar karanlık ve itici ve ne kadar da kötü..
Kişiliğin sözlük anlamı; insanı öteki bireylerden ayıran, onu, kendisine has yapan özelliklerin tümüdür..
Bana göre ise yüzümüzün aynası ve taşıdığımız kimliğimizdir..
Sevgi ve saygıda kusursuz, dürüst, hoşgörülü, iyi ahlaklı, iyimser, dost, açık sözlü, sevecen, barışçıl ve hakkaniyetli olmak kişiliği temelden bütünler..
Böyle şefkatle sarıp yücelten duygularla taçlanan bir beden ve ruha sahip olan insan için ne büyük mutluluk di mi ama?
Gerçekten de toplumumuzda hayatı paylaştığımız her alanda, her zaman insanlara güven veren, gülümseyen, pozitif, örnek alınacak davranışlarıyla dikkat çeken böylesi güzel insanlara hala o kadar çok ihtiyacımız var ki..
Arada şikayetler, yakınmalar, bahanelerle de olsa her şeye karşın hayatlarımız; tıngır mıngır yuvarlanıp gidiyor işte..
Bazen bu patırtılı kaygan zeminde ilerlerken “adeletin bu mu dünya?” diye isyan ettiğimiz oluyor..
Elbette ki adaletsiz olan dünya değil. Dünyayı adaletsiz yapan insandır!
İnsanoğlunun doymak bilmeyen gözü ve nefsidir..
Hırs ve aç gözlülüğün başladığı yerde sevgi dolu duygular eriyor, tükeniyor, bitiyor ve hiç kalmıyor maalesef. Bu yüzden insan mutlu olamıyor.
Oysa ki sahip olunan bir lokma ekmeği paylaşmanın insana katacağı huzuru anlatmaya kelimeler yetmez ki..
Ve bu hayatta tüm duygularımız tıpkı bir terazi gibi dengeli yaşandığında güzeldir..
Terazinin kefelerine neleri koyup koymayacağımız ise bizim seçimimizdir. Önemli olan hepsinin dengede olması. Çünkü dengeler bozulduğunda dengesizlikler başlar, yaşamın kontrolü bir anda kaybedilir ve her şey altüst olur. Bu durum insana mutsuzluk getirir, huzur bulamaz..
Allah aşkına hayatımız hem ciddiye alınmayacak kadar kısa, hem de mutlu olunabilecek kadar uzun değil mi sizce de?
Peki ya bu kadar zor mu mutlu olabilmek?
Hani bazen içimizde kalbimizi kemiren, sürekli birşeyler isteyen, aldıkça istekleri değişen arsız şeyler var ya..
Her seferinde olandan bıkar ya her şeye çabuk sahip olmuş şımarık bir çocuk gibi, rahat durmaz. Sonra da olandan usanır, olmayanın peşine düşer..
İşte mutsuzluk dediğimiz şey ise o olmayandır..
Mutluluk, içimizde bir türlü yerini bulamayan duygulardan kurtulup şu ana odaklanarak, sahip olunan şeylerle yetinmeyi bilmek, kendimizi sevmekle birlikte keyifle ve huzurla o heyecanı bir arada tadabilmektir değil mi sizce de?
Öyle kaderinden uzakta isyan ederek olmayanın peşine düşüp koca bir ömrü böyle geçirmek nasıl bir seçimse, bu gerçeği bir an önce farkedip mutluluğu kendi içimizde olması gereken yerde keşfetmekte bilinçli bir seçim ister..
Ben arsızlığın tepe noktasına çıkmadan fazlasına gözümü dikmek yerine elimdekilerin kıymetini bilip, anı yaşayarak mutlu ve huzurlu olmayı seçenlerdenim..
Zaten önemli olan da şu fani dünyada her koşulda, geride hoş bir seda bırakmak değil mi sizce de?
En önemlisi de kendiniz için..
Çünkü siz yoksanız, gerisi inanın hikaye..
Sağlıkla ve mutlulukla kalın..
Rastgele İnsanlık..