ENFLASYON VE TL’ DE DURDURULAMAYAN DEĞER KAYBI!
Daha önceki yazılarımda belirtiğim üzere faizi sebep enflasyonu sonuç gören bir anlayış Türkiye’nin sorunlarını her geçen gün biraz daha derinleştirir. Haklı çıktığım için mutlu değilim işler düzelecek gibi de görünmüyor! Çünkü hala inatla “FAİZ” Sebep diyen bir ekonomi iradesi tarafından yönetiliyoruz.
Türkiye’nin sorunu ithal etmeden üretememesi ve katma değerli üretim yapamamasıdır. Türkiye İhracatını artırıp İthalatını olabildiğine azaltmalıdır. Ancak o zaman gerçek manada kalkınabilir! Enflasyon, döviz, faiz sarmalından çıkabilir.
ENFLASYON NEDEN DÜŞMEZ?
TL’nin döviz karşısında değer kaybı, faizlerin yüksek olması! bunlar yüksek Enflasyon hastalığının semptomlarıdır. Enflasyonun yükselmesinin asıl nedenleri ülkelere göre farklılık gösterir.
Kimi ülkelerde maliyet bazlı enflasyon artışı gerçekleşirken , kimi ülkelerde de talep yönlü enflasyon görülür. Türkiye’deki enflasyonun sebebi dolar kurunun artması sonucu ara ve ana hammadde ithal etmeden üretemeyen dolara göbekten bağlı olan maliyetlerimizin artması sonucu oluşan “Maliyet enflasyonudur.”
Türkiye’de dolar demek maliyet demektir. Merkez bankasının Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla Faizleri son 3 toplantıda 500 puan indirmesinin üretim girdilerine etkisi %40 maliyet artışı olarak yansıdı. Bu maliyet artışları fiyatların sürekli artmasına dolayısıyla enflasyonun artmasına neden oluyor.
1 milyon doları olanlar 18 kasım 2021 de Merkez bankasının aldığı yanlış kararla bir günde yaklaşık 800 bin TL kazandılar. Ve Türkiye'nin borcu 320 milyar lira arttı. Yani halk kişi başı 4000 TL daha borçlandı. Dolar’ın değerlenmesi sonucu metale gelen zamlardan sonra Merkez bankasının 50 kuruş madeni para üretmesinin maliyeti 66 kuruş oldu! Türk Lirası’nın değerini korumakla görevli olan Merkez Bankası faizleri enflasyonun altında tutarak adeta suç işliyor.
TUİK ’in açıkladığı enflasyon %19.58 olmasına rağmen Türk lirası mevduata %15 veren Merkez bankası birikimlerini Türk lirasında tutan vatandaşlarını - %4.58 faiz vererek cezalandırıyor.
Mevduata düşük faiz verilince parasının eridiğini gören vatandaş piyasada ev ve araba almaya başlıyor talep artığı için haliyle maliyet enflasyonun yanına talep enflasyonu da ekleniyor. Merkez bankası ve hükumet aldığı kararlarla yangına benzin dökmeye, insanımızı fakirleştirmeye tüm hızıyla devam ediyor.
DEVLET YÖNETİMİ BAHANE ÜRETME YERİ DEĞİLDİR!
Ekonomiyi, dövize veya faize bakıp iyi yada kötü demek yerine üretim ve reformlar üzerinden değerlendirmek hastalığa doğru teşhisi koymamız açısından elzemdir.
Ana sorun dış güçler demek yerine Türkiye ithal etmeden üretemiyor demek daha doğrudur. Kilosu 2 dolar ihracatla Türkiye kalkınamaz demek daha doğrudur!
Herkes kendi ülkesinin çıkarına göre hareket eder! Türkiye’nin dışarda düşmanları olduğu iyiliğini istemeyenlerin olduğu doğrudur! Fakat siz Türkiye’yi iyi yöneteceğinizi iddia etiğiniz için işte tamda bu sorunları çözmek için göreve geldiniz.
Tabi ki de dış güçler sizin zayıf olmanızı isteyecek sizde inadına güçlenecek, üretecek, zenginleşecek politikalarla gücünüzü ortaya koyacak ve onları diz çöktüreceksiniz.
Devlet yönetme yeri ağlama sızlama dert yanma yeri değildir. Devletin başındaysanız halkınızı zenginleştirmekle sorunları çözmekle mükellefsiniz.
Siz şikayet edemezsiniz! Çözüm üretmekle mükellefsiniz.
Türkiye’ye kurulan tuzakları bozmak , halkınızın refahını yükseltmek en asli görevinizdir.
Devlet, yaramaz çocuk gibi ödevini yapmayıp elektrikler kesikti bakkalda kapanmıştı mum alamadım dersimi çalışmadım, ödevimi yapamadım öğretmenim deme yeri de değildir.
Türkiye coğrafi konumu, madeni zenginlikleri, girişimci insanı, sanayicisi, üreticisi ile genç ve dinamik bir toplumdur. Bu ülkenin fakirleşmesinin tek bir sebebi olabilir oda ancak iyi yönetilmemek ve adaletsizliklerdir.
PEKİ ÇÖZÜM NE?
1.Kısımda; Çözüm aslında çok basit ! Sadece bilimin ışığında olmak, kurumların bağımsızlığı ilkesini çalıştırmak, Merkez bankasından adalet sistemine kadar kurumların kendi iç işleyişine müdahale etmeden bağımsız birbirini denetler şekilde çalışmasına izin vermek! Atamalarda bizim adamımızdan çok liyakata önem vermek dahi doları bir günde 2 TL birden düşürür.
2. Kısımda yapmanız gereken ise enflasyonun üzerinde faiz verip Türk lirasını güçlendirmek bu arada da tarımdan teknolojiye planlama yapıp ithalatı kesecek! ihracatı ithalatı en az düzeyde yaparak üretimleri artırıcı reformlar yapmak olmalıdır.
3. Kısımda ise yerli ve yabancı yatırımcının kendi kanunlar çerçevesinde özgür ve rahat his edeceği hukuksal güvenceleri ve korumayı sağlamak olmalıdır.
4. Kısımda ise Dünya’ya Türkiye’nin yüzünün Avrupa ‘ya dönük olduğunu demokrasisi, kanunları, çevre ve kadın hassasiyeti ile dış politika da komşularıyla iyi ilişkiler geliştiren ticaretini artıran bir devlet haline gelmesini başarmalıyız.
Kısaca özetlemek gerekirse Demokrasi, hukukun üstünlüğü, kurumların bağımsızlığı ilkesi, özgür düşünen, bilimin ışığında yürüyen bir Türkiye dizayn etmedikçe Türkiye ithalat etmeden üretemez , teknolojik ürün katmadeğerli ihracat yapamaz ve dolayısıyla Enflasyon ,döviz şoku,faiz yükselmelerinden fakirleşmeden kurtulamaz.
Üretim ve enflasyon sorununu çözmeden İleri demokrasi ve hukukun üstünlüğüne inanmış iyi eğitimli liyakat sahibi yöneticileri görevde bir Türkiye dizayn etmedikçe İsterseniz yarın faizi 200 puan daha indirin %30 daha fakirleşirsiniz!
BUNUN KİME FAYDASI VAR?