Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Dünya barışı Filistin barışından geçiyor, Filistin barışı Kudüs’te barıştan geçiyor, Kudüs’te barış kutsal mekanlara saygıdan geçiyor” dedi.
Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı ile ortaklaşa düzenlediği ‘Birleşmiş Milletler Filistin Halkının Vazgeçilmez Haklarının Kullanılması Komitesi’ toplantısı Sheraton Otel’de düzenlendi. Toplantıdan sonra Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Iyad bin Amin Medeni, Filistin Halkının Vazgeçilmez Hakları Komitesi Başkanı Abdou Salam Diallo ve Birleşmiş Milletler Filistin Daimi Temsilcisi Riyad Mansour basın toplantısı düzenlediler.
Davutoğlu, Kudüs sadece insanlık vicdanının, tarihinin barış şehri olduğunu hatırlatarak, Kudüs’ün asırlar boyunca birçok dini, mezhebi içinde barındırdığını ifade etti. Davutoğlu, “Bizim için Kudüs bir bütün olarak insanlığın ve semavi dinlerin bütününün şehridir, bütün geleneklerin ortak mekanıdır ve bugün de, yarın da, gelecekte de bir insanlık abidesi olarak özgürlüğün şehri olması icap eden bir şehirdir” ifadelerini kullandı.
3 önemli sorumluluk alanından bahseden Davutoğlu, bunların ahlaki, kültürel ve siyasi sorumluluk olduğunu kaydetti. Davutoğlu, “Türkiye olarak asırlarca kültürel mirası koruyan bir milletin fertleri olarak, bugün de, yarın da, Kudüs’ün insanlık birikimini barındıran kimliğini ve İslam medeniyetinin ayrılmaz parçası olan kimliğini koruma yönünde her türlü çabayı göstericeğiz. Türkiye İslam işbirliği Teşkilatı’nın alacağı tüm kararlara, alacağı girişimlere destek verecektir” diye konuştu.
Davutoğlu, iki devletli çözümün herkesin dileği olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:
“Vakit barış vaktidir. İsrail yönetimi, illegal yerleşimcilerle Filistin’de yeni bariyerler oluşturacağına, yeni duvarları öreceğine, illegal yerleşimciler üzerinden uluslararası hukuka aykırı şekilde Kudüs’ün kültürel ve siyasi kimliğini değiştirmeye yöneleceğine bir an önce barış masasına gelmeli, biran önce uluslararası toplumun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararlarıyla tayin ve tespit etmiş olduğu ilkeler etrafında, parametreler etrafında yan yana yaşayacak iki devlet çözüm çerçevesinde barışa adımlar atmalıdır. Dünya barışı Filistin barışından geçiyor, Filistin barışı Kudüs’te barıştan geçiyor, Kudüs’te barış kutsal mekanlara saygıdan geçiyor.”
İsrail’in politikalarına son vermesi dileğinde bulunan, İslam işbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Medeni, toplantılar aracılığıyla çalışmaların daha da yaygınlaşacağını vurgulayarak, “Dünyadaki tüm Müslümanlara dini vecibelerini Mescidi Aksa’da yerine getirmeleri çağrısında bulunuyoruz. Mescidi Aksa’nın uluslar arası bir özelliği olduğunu söylemek mümkün” diye konuştu.
Diallo ise komite hakkında bilgi vererek, komitenin Birleşmiş Milletler bünyesinde 1975 yılında kurulduğunu söyledi. Komiteye 26 üye ülke, 24 gözlemci ülke olduğunu belirten Diallo, komitenin Filistin halkı bağımsızlığa ulaşana kadar görevini sürdürmeyle devam edeceğini kaydetti.
Mansour ise yaptığı konuşmada, çalışmalarının barış sağlamak olduğunu söyleyerek, tüm ülkeler, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, medya çalışanların girişimleri desteklemesinin önemine değindi.
Medeni, El Fetih ile Hamas arasındaki barış görüşmelerine yönelik olarak, uzlaşmayı desteklediklerini söyledi. Medeni, “Mahmut Abbas üzerine düşen görevi yapmıştır. Elimizden geleni yapıyoruz. Sanıyorum sahadaki durum uzlaşıyı önemli kılmaktadır” şeklinde konuştu.
Türkiye ile İsrail arasındaki Mavi Marmara ile ilgili anlaşma konusunda Davutoğlu, “Ümit ederiz ki, İsrail tarafı şu ana kadar gelinen aşamada olumlu yaklaşım sergiler. Böyle bir gelişme Ortadoğu barışına olumlu yansıyacaktır” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kıbrıs Barış Harekatı’ndan dolayı mahkum etmesiyle ilgili olarak şunları kaydetti:
“Ne uluslararası hukuk bağlamında, ne de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi çerçevesinde bağlayıcıdır, kıymeti yoktur. Hukuk açısından birçok sakıncalarının yanında, zamanlaması da yanlıştır. Çıkması durumunda gerekli açıklamalar resmen yapılacaktır. Tam Kıbrıs’ta müzakereler kapsamlı barış çerçevesinde ivme kazanmışken, gayretlerden sonra Türkiye’nin öncülüğünde yeni bir süreç başlamışken ve bütün dikkatler buna yoğunlaşmışken, böyle bir kararın alınması kapsamlı barış görüşmelerinin psikolojik açıdan doğru olmamıştır ve bu çerçevede karara alınırsa bu Kıbrıs barış müzakerelerinde gelinen seviyede uyumlu değildir.”